“… yazmak bir başkaldırış acılara,” diyen Efse “… doğru taraftaysak sonumuz umuda selam vermekle nihayetlenecek” diyerek de bir nevi hayata bakışının gizini de veriyor.
Umuda tutunan, yaşama her daim gülümseyerek bakan Efse, “Ben herkesin kendi şiiri olduğuna inanırım, bir tek kişi duymasa bile!” diyor kararlı bir şekilde…
Yazma yolculuğunuz nasıl başladı?
Yazmayı çok seviyordum. Daha ilkokuldan beri, öğretmenlerim konuşurken bile yazıyordum her önemli noktayı… Kağıt ve kalem en sevdiğim arkadaşlarım olmuştu o zamandan bu yana…
Kısa yazılar yazıyordum aklıma gelen konularda… Serbest yazı, serbest şiiir tam benim ruhuma uygundu. Lisede öykü denemelerim oldu, daha sonra belki çoğu insan gibi yazarak rahatlıyor devam ediyordum bir şeyler karalamaya. Böylece devam etti.
Kitap çıkarma süreci nasıl gelişti?
Yazdıkça paylaştım dostlarımla; çok beğeniyorlar, bunları herkes okumalı diyorlardı.
Şiirlerimi okuyan arkadaşlarımın düşünceleri benim için çok önemli, fakat ben de ince eleyip sık dokudum. Artık kitap çıkarma zamanının geldiğine karar vermem kolay oldu.
yazdıklarım arasından yaptığım seçmeler ile ilk aşkım “Solumdaki Sızı”ya kavuştum.
Şiir deyince ne geliyor aklınıza?
Şiir demek hayat demek aslında… Çünkü ben herşeye, herkese yazıyorum.
Şiir bir yaşam biçimi… Dostlarınızla sohbetlerinizde söylediğiniz birkaç dize herkeste farklı çağrışımlar, duygu yoğunlukları yaşatabilir. O dizenin etkisini gördüğünüzde siz de etkilenirsiniz. Aslında, çoğu zaman bu etkilenmenin, duygulanmanın farkında olmayabiliriz. Bazen etkisini başka zamanlarda gösterebilir. Güzel söze, şiire duyarsız kalabilen kimse gördünüz mü? Yediden yetmişe herkes şiiri sever.
Yalnızca şiir mi yazıyorsunuz?
İlk kitabımda şiirlerim olsun istedim. Düz yazı serbest şiir de denebilir, sonraki kitabım farklı bir alanda olacak. Sürpriz…
Kitabınızı okuyanların tepkileri ne oldu?
Güzel dönüşler aldık, tabi ki eleştiriler de oldu…
Fakat en kalbime dokunan, manevi kardeşim Hacer in değerli annesi Emine Sultan’dan geldi.
Telefon çaldı, baktım emine Sultan, hemen açtım. Belli ki az önce ağlamış, sesi titriyor…
“Aaaahhh Efsem, sen ne kadar acı ceknişsin, ne fırtınalar kopmuş içinde” demez mi?
Ne desem bilemedim,?
“Herkes kadar, belki biraz az belki biraz çok… Ama üzülme şiir bu, öldüm der dururuz ölmeyiz,” dedim. Öyle tatlıya bağladık.