Ali Baba Vakfı'nın TBMM'den geçen yeni düzenlemeyle mevkuflarına ve evlatlarına kavuşacağını söyleyen Tahir Aslandaş, tüm vakıf zadelerin vakıflarına sahip çıkması çağrısında bulundu.
AB uyum yasaları
çerçevesinde üzerinde çalışılan ‘vakıf mallarının iadesi kararı' TBMM'den
geçti, Resmi Gazete'de yayımlandı. Şimdi sıra icraata geldi. İlk etapta öncelik
Ermeni ve Rum vakıfları gibi azınlık vakıfları olmak üzere; 1936'da
tescillenmiş mazbut ve mülhak vakıf mallarının iadesi, vakfiyelerine göre hak
sahiplerine geri verilmesi bekleniyor.
Geçtiğimiz günlerde gazetemiz Flashaber'i ziyaret ederek Yazı İşleri Müdürümüz Kenan Baylan'a konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ali Baba Türbesini Koruma, Yaptırma ve Yaşatma Derneği Genel Başkanı, Alevi Dedesi, Alibabazade Tahir Aslandaş, çarpıcı açıklamalar yaptı. Ali Baba Vakfı vakfiyelerinin geri alınması için mahkeme süreci başlatan Tahir Aslandaş, TBMM'den geçip Resmi Gazete'de yayımlanan kararın ardından umutlu olduklarını kaydetti.
“Devletin özü vakıflardır” diye sözlerine başlayan Tahir Aslandaş, Ali Baba Vakfı'nın Türkiye genelinde Çorum, Sivas, Amasya, Tokat ve Şebinkarahisar'da; 11 tuz ocağı, 17 köy, 7 mezra, 13 değirmen, 6 kıta çayır, 5 köyde malikhane, Sivas içerisinde 1 kıta bostan yeri ve merkezde tarlalar olmak üzere daha birçok noktada vakfiyelerinin kayıtlı ve tescilli bulunduğunu, ancak bunların 95 yıldır devletin elinde olduğunu açıkladı.
Tüm bu vakfiyelerin Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi arşivlerindeki belgelerle de ispatlandığı gibi Kanuni Sultan Süleyman ve 4. Murat dönemlerinde verilen haklar olduğunu söyleyen Aslandaş, vakıfların tarihini şu sözlerle özetledi: “Osmanlı Padişahı 2. Mahmut döneminde 1826'da Evkaf-ı Hümayun Nezareti kurulmasıyla ilk bozulma başlıyor. Ali Baba Vakfı 1839'da buraya bağlanıyor. Yukarıda saydığım vakfiyeler 1920 yılına kadar ailede kalıyor. Dedem Seyit Ali, Vakıf Başkanı.
3 Mart 1924'te 429 Sayılı Kanunla Şeri'ye ve Evkaf Nezareti lağvedilerek Vakıflar Genel Müdürlüğü kuruluyor. 1935 yılında Vakıflar Kanunu çıkarılarak vakıfların hukuki durumu düzene sokulmuş. 1956-1970 ve 1984'te birtakım düzenlemeler yapılsa da yeterli gelmiyor. Şimdi TBMM'den geçen bu yeni karar, vakfiyelerimizin iadesi için önemli bir dönüm noktası. Osmanlı arşivlerinden, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden ve evladı olarak bizlerin elindeki evraklı belgeli vakfiyelerimizin vakfımıza bir an önce geri iadesini istiyoruz, bekliyoruz.
Ülkemizde devletin el koyduğu 41.750 mazbut vakıf bulunmakla
birlikte, 284 tane de mülhak yani evladiyelik vakıf var. Ayrıca 4.509 tane yeni
vakıf ve 161 tane de cemaat vakfı bulunuyor. İşte bu yeni kararla; devletin el
koyduğu 41.750 mazbut vakfın, mazbutluktan çıkarılıp mülhaklığa geçirilmesi
gerekiyor. Ali Baba Vakfı'nın da mazbutluktan çıkarılıp mülhaklığa geçmesi
gerekiyor.
Vakıflar, birliğimizin ve beraberliğimizin sembolüdür. Orada insanlık, sevgi, saygı, kardeşlik, doğruluk ve dürüstlük vardır. Dergahların kapatılmasıyla Türk milli kimliği ve insanlığa yazık edilmiştir. Çünkü dergahlar, bugünkü üniversite görevi görmekteydi.”