Kahramanlık 'Resident Evil' serisindeki Alice karakteriyle zombileri zombileştiklerine pişman eden Milla Jovovich'in genlerinde var. Jovovich'in büyük ninesi Sırplar'ın Türkler'e karşı savaşında silah kaçakçılığı yapmış
Korku filmi 'Faces In The Crowd' ve kocası Paul WS Anderson'ın yönetimindeki 'Üç Silahşörler'le sinemalara konuk olmaya hazırlanan Milla Jovovich, bugünlerde kariyerinin en yoğun günlerini yaşıyor. Oyunculuğun dışında, rock grubu Puscifer'in yeni albümü için stüdyoda olan Jovovich, aynı zamanda L'Oreal, Mercedes ve Jacob&Co'nun marka elçisi. Jovovich'in en zorlu göreviyse üç yaşındaki kızı Ever Gabo'yu yetiştirmek.
İngiliz Daily Mail gazetesine konuşan Jovovich, hayatı, ideolojisi ve sevdiklerine ilişkin önemli ifşaatlarda bulundu. 35 yaşındaki oyuncu, "Sıkı çalışmadan hiçbir şey elde edemeyeceğinizi çok erken öğrendim. Benim de yaptığım bu. Kızımı da aynı iş ahlakına sahip şekilde yetiştireceğim" diyor.
Ukrayna'da doğdu, Amerikalı oldu
Ukrayna'da doğan, Sırp doktor babası ve oyuncu annesiyle beş yaşındayken evini terk edip ABD'ye yerleşen Jovovich, daha bir çocukken Richard Avedon'la Herb Ritts'e verdiği provakatif pozlarla olay olmuştu. Jovovich bu konuda: "Kızımın, benim yaptıklarımı yapmasına izin vermeyeceğim. Ancak o dönemde şartlar farklıydı. Annem bana kendi yaptıklarını yapmamı öğretmişti: Rol yap ve eğlen. Annemin sütü buydu." Ardından Jovovich, Donna Karan, Christian Dior ve Versace için modellik yaptı. Büyük çıkışınıysa 1997'de 'Fifth Element-Beşinci Element'teki rolüyle gerçekleştirdi. Daha sonra kocası Paul WS Anderson'ın yönettiği 'Resident Evil' serisiyle korku sinemasının unutulmaz karakterlerinden birine imza attı. Jovovich satırbaşlarıyla sağ sütundakileri anlatıyor:
"JOHN GALLIANO'YA SEMPATi DUYMUYORUM"
Güç ve unvan duygusu, gerçeklikle bağını kopartmasına neden oldu. Moda dünyasında yıllarca yer aldım ve asla böyle bir şey görmedim. Onunla çalıştım. Endüstride müthiş yetenekli bir ikon. Ancak bir ikonsanız söylediklerinize dikkat etmelisiniz. Ben de geçmişte sarhoş olup agresifleştim ama ırkçı olmadım. İçki, bazı şeyleri açığa çıkarır. Bende böyle bir şey olmadı.
"AiLEM DEVRiMCiYDi"
Annemin babası Kızılordu'da subaydı. Babaannem ve büyükbabam eski Yugoslavya'da savaş kahramanıydı. Ninemin annesi Türkler'le savaşta, ülkeye silah kaçakçılığı yapmıştı. Büyük büyük babam popüler bir generaldi; üniforması Karadağ'da bir müzede sergileniyor. Ailemin tamamı çılgın, fanatik idealistlerdi. Ancak annemle babam benim için gerçek kahramanlardır. Yanlarına hiçbir şey almadan Rusya'dan ABD'ye göç ettiler.
"BiR BANKA KARTI iÇiN EVLENDiM"
16 yaşında kendimi özgür hissediyordum. Vegas'a gidip bir oyuncuyla (Shawn Andrews) evlendim. Temelde bunun nedeni anneme bir şeyi ıspattı. Dokuz yaşından beri çalışıyordum ama daha bir banka kartım bile yoktu. Hâlâ koca bir kızdım ve kendimi bir yetişkin olarak kurgulamaya çalışıyordum. Bu aşkla ilgili bir şey değildi...
"TEKNOLOJi HAYAT KURTARIYOR"
Ben bir Apple canavarıyım. iPad'im her yere benimle geliyor. Film izlemiyorum, sürekli sörf yapıp senaryo okuyorum. Geçmişte 5-6 ağır senaryoyu taşımak zorunda kalırdım. Şimdi hepsi iPad'imde. Alışveriş yapıp, müzik de dinliyorum. Twitter'ı da düzenli olarak kullanıyorum, ki bu hayranlarımla sınırlar olmadan doğrudan iletişim anlamına geliyor. Güzel videolar paylaşıyorum. Geçenlerde bazı çocukların yağmur altında dans ettiği bir video buldum. Çok güzeldi; bir sonraki filmimde rol almalarını istedim.
"KOMÜNiZMDEN NEFRET EDiYORUM"
Sovyetler'de doğdum ve ailem komünizmle onun mirasından çok çekti. Kapitalizm ve sosyalizmin bir şekilde dost olabilmelerini dilerdim. Çevreyi korumak için daha fazla yasalar olmalı. Şirketlerin nükleer atıklarını okyanuslara dökmesi ya da petrol sızıntılarına neden olmaları önlenmeli. Kaynaklar yalnızca şirketlerin malı değil, insanlara aittir. Bunları söylediğim için insanlar bana komünist diyor ama değilim.
"ZOMBi KABUSLARI GÖRÜYORUM"
Korkunç filmleri sevmezken, 10 yıl boyunca bu korku imgeleri dünyasının içinde yaşadım. Takip edildim. Bu garip çünkü bu filmlerin yapım süreci gayet normal. Zombiler sette kahve, sigara içiyor,
sohbet ediyor. Çok banal. Sonra bazen gözlerimi kapatıyorum ve önümde beliriyorlar. Bazen tanıştığım insanların nasıl zombi olabileceklerini düşünüyorum.
"KATE BUSH OLMAK iSTiYORUM"
18 yaşımdayken bir plak şirketiyle anlaşma imzaladım. Pop şarkıları yapıp sahnede dans etmemi istediler. Bu gerçekleşmeyecekti. Gitarımı çalıp, Kate Bush gibi şarkı söylemek, bir hippi olmak istedim. Derdim para kazanıp ünlü olmak değildi. Sonra yıllarca şarkılar yazdım ama sinemaya bulaştım. Plak şirketi ilk albümü tanıtmak için yeterince uğraşmadı. İkincisiniyse çıkarmadılar. Şimdi demolarımı hayranlarımın bedava erişebileceği şekilde internet siteme yüklüyorum.
"KIZIM YARAMAZLIK YAPARSA MOĞOLiSTAN'A GÖNDERiRiM"
Kızımın arsızlaşmasından endişeleniyorum. Çünkü Beverly Hills'de yaşıyor. Dolaşmasını, olabildiğince çok Üçüncü Dünya ülkesini görmesini ve dünyanın Los Angeles gibi olmadığını öğrenmesini istiyorum.
Kaynak:Milliyet/Cadde
