Ülkemizin temelleri çok güçlü ve birbirine bağlı halk yapısı ve dayanışması her türlü engele rağmen Türkiye Cumhuriyetimizin her geçen gün gelişmesinde ve güçlenmesinde lokomotif görevi sağlıyor. Bu arada yıllardır devam eden tehlikeler yok oldu mu derseniz, bu mümkün değil.

Birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyen şer güçleri fırsat kolluyor. Tıpkı insan vücudunun zayıf düşmesi için bekleyen hastalık mikropları gibi pusuda bekliyorlar. Onun için devletler her an her türlü iç ve dış tehlikeye karşı duyarlı olmak zorunda.

Birliğimizin, dirliğimizin ana kaynağı aile yapımız zaafa uğratılır, sevgi , saygı ve dayanışma yok olursa, o zaman tehlike kapıda demektir. Bakın işsizlik ve yoksulluk her geçen gün artıyor. Fakir ile zengin arasındaki ‘makas' açılıyorsa yine tehlike geliyor demektir.  (Zengin daha bir zengin oluyor…)

 

Ülkenin yıllardır süre gelen saygın kurumları zaafa uğratılıyorsa yine tehlike çanları çalıyor demektir. Ülkenin geleceği olan gençliğin sağlıklı bir şekilde yetişmesi dikkate alınmaz, milli eğitim programları ülkenin sosyal yapısı dikkate alınmadan ‘yaz- boz' tahtasına dönerse yine tehlike kapıda demektir. (Devamlı olarak sınav sistemleri değişmekte).
 

Ülkeyi yönetenler arasında ‘söz ve karar sahibi benim, ben istediğimi yaparım' anlayışı yaygınlaşır, yasalar yasa olmaktan çıkıp piyasada karaborsaya düşerse yine tehlike kol geziyor demektir. Ülke çıkarları her şeyin üzerinde tutulmaz, tartışılır hale getirilirse tehlike sinyalleri geliyor demektir.
 

Kırsal ve kentsel alanlar, Batı ile Doğu, farklı eğitim düzeyinde olanlar, düzenli işi olanlarla olmayanlar ve erkeklerle kadınlar arasında önemli eşitsizlikler var. Nüfusun altıda biri ulusal yoksulluk sınırının altında. Türkiye, ekonomisi küresel gelişmelere oldukça duyarlı bir orta-üst gelir düzeyi ülkedir. Nüfus giderek artarken ekonomik kalkınma eşitsiz biçimde gerçekleşiyor.
 

Bu görüşler, toplumun huzurunu sorgulayan, her düşünürün yıllardır gündeme getirdiği konular. Bu gerekçeler sadece ülkemiz için de geçerli değil. Tüm ülkelerin birlik ve beraberlik reçeteleri aşağı yukarı aynıdır. Gece ile gündüzün zamanı eşit paylaştıkları şu günlerde ülkemizde en çok huzur ve güven özlemi çekiyoruz. Bu özlem ne kadar azalırsa o kadar huzurlu olacağız demektir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.