Televizyon kanallarında az da olsa bilgi içerikli, para ödüllü yarışmalar var. Bunlara katılanlar da genelde üniversite eğitimi almış veya almakta olanlar. Gelin görün ki bazı sorulara verdikleri-veremedikleri cevaplar insanı hayretlere düşürüyor. Bu da gösteriyor ki insanımız kitap okumuyor, araştırma yapmıyor, kısacası öğrenmiyor?  
Güvenilir bir anket araştırmasına göre, Türk halkı boş zamanlarında televizyon izliyor. Buna göre yüzde 23,7'lik bir bölüm televizyon izlediğini, 19,2'lik kısım ailesiyle zaman geçirdiğini, yüzde 17,8'i ise kitap, gazete, dergi okuduğunu belirtiyor. İller bazında bakıldığında Ege Bölgesi'nde yaşayanlar boş zamanlarında ailesiyle vakit geçirmeyi tercih ederken, Güneydoğu Anadolu'nun büyük bir kısmı kitap, gazete ve dergi okuyor. İstanbul ve Ankara'da yaşayanların ise boş vakitlerinde televizyon izlediği görülüyor. 
Türk halkının büyük bir bölümünün 'Macera' temalı kitapları okuduğu görülüyor. Ağırlıklı genel ortalamada da 'Macera' temalı kitaplar yüzde 21,9 ile ilk sırada yer alıyor. Sonuçlara göre İstanbul'da yaşayanların büyük bir çoğunluğu 'Aşk' temalı kitapları tercih ediyor. Güneydoğu bölgesinde ?psikoloji' temalı kitaplar tercih edilirken, İstanbul'da yaşayanlar ?aşk' kitaplarını tercih ediyor.
Araştırma bulgularına dayanarak Türkiye'de kitap seçimi rastgele yapılıyor ve düzensiz okuma yapılıyor. Yüzde 45.5'lik bir kesim rastgele kitap seçtiğini ve düzensiz okuduğunu belirtiyor. En çok okunan, basılı materyal kitap olurken, bunu yüzde 34,45 ile gazete izliyor. Türkiye'de her 4 kişiden birinin kitap okuma alışkanlığı varken yüzde 31,32'lik bir dilim hiç kitap okumadığını söylüyor. Yüzde 43,91'lik bir bölüm ise 1-10 arasında kitap okuyanlar kategorisinde yer alıyor.
Şimdi çok kişi; ?Olabilir kardeşim!' diyebilir. Bizim bu kadar entelektüel bilgiye sahip olmamızın pratik bir değeri olmadığı düşünülebilir. Tabii ki herkes tüm entelektüel ve kültürel literatürümüzün bilgisine sahip değildir. Hiç kimse ?her şeyi' bilemez. Önemli olan bildiklerimizin ne olduğu, onunla yatıp onunla kalktığımız ?şey'in bir boşluğumuzu doldurup doldurmadığı gerçeğidir.
Burada asıl acınacak durum, bir Yaşar Kemal'in, Orhan Pamuk'un, Necip Fazıl Kısakürek'in, Mehmet Akif Ersoy'un, Yahya Kemal Beyatlı'nın, Can Yücel'in, Oğuz Atay'ın (ki bu kişiler yakın ve son dönem entelektüellerimiz) bir İsmail YK kadar popülariteye, aşinalığa sahip olmaması. 
Peki? Suçlu kim? Anne-babalar mı? Eğitim sistemi mi? Medya mı?  Cevaplayalım: Hepsi! Evet hepsi? Ülkede; sahnede göbek atan karga sesli şarkıcı (kargadan özür dilerim), sanatçı geçinen başka bir zavallı, (artık herkes sanatçı sıfatıyla çağrılıyor ya. Hem de ?ünlü' sanatçı diye? İşte bu kişiler yüz küsur yazardan, entelektüelden, şairden daha çok satış yapabiliyor, popüler olabiliyor, tanınıyor, kazanabiliyor?
Bu arada ülke, hızlı bir şekilde muasır medeniyetler seviyesine koşuyor. Ama nasıl? Bozularak, kokarak,  küçülerek, kendinden ve kendi gerçeğinden biraz daha koparak? İşte bütün bunlara yeter artık! Daha fazla koşma!
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.