Az gelişmiş bir ülkeyiz! Borç alıyoruz, bir şeyler satıyoruz. Fakat çıkış az, giriş fazla. Dış müdahalelere ise açığız, sağlam bir yapımız yok. İktisadî, siyasî ve ahlaki olarak sağlam yapımız yok ve üzücü olan bunu dert edinen aydınlarımız da yok.

Millet olarak çok müsrif bir topluma sahibiz.  Az gelişmiş bir ülke olmamıza rağmen zengin bir ülke gibi davranıyoruz. ‘Har vurup harman savuruyoruz.’ ‘Vur patlasın çal oynasın’ diyoruz“. Tamamen  ‘tüketim toplumu’ olmuşuz.  Müslümanım diyen de, laik ve ateistim diyen de birbirlerine düşman ama bu sömürü ve adaletsiz sistemin yaşatılmasında müşterek hareket ediyorlar.

Bu sistemle düzelemeyiz. Hükümet de ne kadar isterse istesin düzeltemez, çünkü sistem bozuk.Tüketim toplumu ve ‘modern hayat’ alışkanlıkları Müslümanım diyenleri de sarmış. Küresel sisteme karşı ayakta kalabilir miyiz? Yeni bir nizam kurabilir miyiz? Soruları da biraz ümitsizce soruluyor…Savaş, önce psikolojide kazanılır, sonra bunun alet edevatıyla kazanılır.

Ekonominin toplumları bağımlı hale getirici rolü var ama sosyal ve siyasî birlik sağlayacağının garantisi yok. Ekonominin bozucu ve yıkıcı rolü yüksek ama tek başına nizam kurucu rolü yok. Ekonomiye yön veren ise anlayıştır, siyasî rejimdir. Çağımızda ekonomi çok güçlü bir alettir ama bu aletin hangi amaçlar için kullanıldığı mühimdir.

Ekonomimizi bozanların veya kendi sistemlerini dayatanların, bilhassa uzun vadede bize maddî ve manevî refah veremeyeceğini bilelim.  İnsan, tabiatı gereği mala meyillidir. İnsanın bu meylini istismar eden Batı emperyalizmi, insanları açlık vasıtasıyla sömürmenin yollarını bulmuştur. ‘Modern yoksulluk’, kapitalist yoldan sanayileşmenin doğurduğu şehirleşme ve ferdiyetçiliğin sonucudur.

Çağımızın modern yoksulluğu, gittikçe yayılan ve kötüleşen, gelecek nesilleri de etkileyen ve cemiyetten dışlanmaya yol açan önemli bir problemdir. Milyonlar açlık ve yoksulluk sınırındayken mutlu bir azınlık gelir pastasını paylaşıyor.  Batının hayat tarzı ve tüketim alışkanlıkları bize empoze ediliyor…

Müsrif bir toplum olduk vesselam… Yapılan araştırmalarda her on beş ekmekten biri çöpe gidiyormuş…  Ekmek israfının yanı sıra suyu da israf ediyoruz.. Musluğu açtığımız zaman kapatmayı bir türlü akıl edemiyoruz… Elektrik israfımız da aynen su israfımız gibi.. Bize gerekli olsun olmasın her yerde lambaları yakıyor ve bir daha kapatmayı asla akıl etmiyoruz… Gece yarılarına kadar televizyon izliyoruz… Ondan sonra da ‘faturalar kabarık geldi’ diye yakınıyoruz…

Aynı şekilde ilaç israfımız da dağlar gibi! Yazdırdığımız reçetelerdeki ilaçların yarısı çöpü boyluyor! Yeni yasa ile ilaç israfı biraz olsun frenlendi. Bu kadar israfa can mı dayanır? Can da dayanmıyor, ekonomi de dayanmıyor! Somali gibi mi olmamız gerekiyor acaba? Okuyan, okuduğunu anlayan ve sorgulayan bir toplum olsaydık bugün durumumuz daha iyi olmaz mıydı? Bundan 30-40 yıl önce evlerde televizyon yoktu ve o günün insanları, bugünün yaşlıları bilge diye karşımızda durmuyorlar mı? Birçok konuda bizden daha çok iyi değiller mi? İsraf ederek müsrif olmak yerine tasarruf ederek tutumlu kişiler olmayı deneyelim…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner72