Türkiye, tarihinin en büyük facialarından birisi ile karşı karşıya kaldı. Manisa’nın Soma İlçesi’nde yaşanan felaket, gözleri yurdumuzun çeşitli yerlerinde bulunan maden işletmelerine çevirdi. Ne yazık ki bu işletmelerin bağlı olduğu sendikalar, halen faaliyet gösteren maden işletmelerinde denetimlerin yetersiz, işçilerin bir çoğunun  sendikasız ve iş güvenliği yetersiz şekilde çalıştığını ifade etti...

Türkiye, yer altı zenginliklerinin fazlalığı ile dikkat çeken bir ülke… Ülkemizin birçok yerinde işletmeye açılan maden ocakları acaba standartları taşıyor mu? Yaşanan facianın ardından iş ve işçi sağlığına yönelik yapılan çalışmalar var mıydı veya olacak mı? Göstermelik bir şeyler yapılacak mutlaka… İşin özünde iş sağlığı ve güvenliği kültür haline gelmeli...

Ülkemizde bu kültür maalesef oluşmadı. Bu kültür, işverenler açısından maliyeti yüksek gibi gelebilir ama bir işçinin ölümü ile birlikte ödeyecekleri tazminat bedellerini düşündüğünüzde maliyetin yüksek olmadığını göreceksiniz. Bir de özünde ekonomik değerden önemli olan insan canı var… Bu nedenle, güvenlik tedbirleri için maliyet hesaplaması yapılmaması gerekir.

İş kazaları en çok maden ocaklarında meydana geliyor. Kömür madenlerinde grizu patlamaları oluyor. Genellikle dünyada da öyle. Kömür maden ocaklarında daha fazla oluyor. Tedbirleri daha fazla artırmak gerekiyor. Bir insanın hayatı ve canı ucuz değildir. Maden işçilerinin çalışma saatleri standart her yerde. 8 saatin üzerinde maden işçileri çalıştırılmıyor…

Yaşanan kazalardan ders aldığımız söylenemez. Aslında dünyayı da araştırmak lazım. Diğer ülkelerde nasıl tedbirler alınmış ne yapılmış bunları bilmemiz lazım. Belki bir maden ocağını açıyoruz ama iş sağlığı ve güvenliğinde daha fazla para harcamamız gerek. Çünkü bu yatırımlar kalıcı yatırımlardır. Madencilik sektöründe denetimlerin yetersiz olduğu aşikar.

Düzenli kontroller yapılmıyor. Fabrika kapatma hadisesi gündeme geldiğinde herkes bir sürü işçinin çalıştığını, üretimin olduğu ve niye kapatıldığını sorguluyor. Türkiye’de en büyük kazalardan birisini yaşadık. O insanlar çoluk çocuğunun geleceği için ve onların rızkını kazanmak adına yerin altına giriyorlar. Türkiye’de Avrupa Birliği üyelik müracaatı ile birlikte yeni yasalar çıkıyor.

Kanunları, Avrupa normlarına göre alıyoruz ama alt yapısını oluşturmadan uyguluyoruz. Uygulama aşamasında çok eksikliklerimiz oluyor. Ülkemizde işsizlik fazla... Bu sebeple insanlarımız işimiz olsun da gerisi olmasa da olur diyor. Maliyetten kaçmadan ve maliyeti düşünmeden, gerekirse devletin özellikle iş sağlığı ve güvenliği alanlarında çalışma yapılmalı.

Ülkemizde vergi afları çıkıyor… Bunları çıkarana kadar iş sağlığı ve güvenliği anlamında devletin de katkısını sunarak özellikle güvenlikli ortamların oluşturulması lazım. Eskiden bu yasalar işçi sağlığı ve güvenliğine yönelikti. Sonra değiştirildi ve iş sağlığı güvenliği olarak anıldı. Bu hem çalışan insanların sağlığı ve güvenliği hem de ortamın sağlığı ve güvenliğidir. Onun için öncelikle buna devletin katkı sağlaması gerekir.

Ayrıca, arama kurtarma çalışmalarına katılan personel de sayı olarak yetersiz…Yer altı, sıkıntılı iş yerleridir. Bu nedenle güvenliğin haddinden fazla alınması gerekiyor. Hatırlayanlar vardır… Geçen yıllarda Japonya’da bir iş kazası oldu ve 1 saat içerisinde yardım ulaştı.  Kurtarma çalışmalarına katılan ayrı bir ekip olması gerekir. Bu da ayrı bir sektör haline gelmeli. Bizde AFAD var ama çok da yeterli değil…

Çünkü sayı ve ekip az olduğundan bazı zamanlar yetişemiyorlar. Son kazada oradaki AFAD elemanları büyük çaba gösterdi ama bu konuda yetişmiş çok fazla elaman olsa idi bu durum farklı olacaktı. Çünkü belli bir süreden sonra arama kurtarma ekipleri de yoruluyor. .. Şöyle bir ülkemize bakalım… Bitmek bilmeyen huzursuzluk… İnsanların birbirleri ile savaşı… Para hırsından kör olmuş gözler... Herkes birbirine küfreder hale gelmiş... Elektrik akımıyla yüklü insanlar...Saman alevi gibi parlamak için hazırlar… Nereye kadar?!!!
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.