Yeni yerler göresiniz var ama vize almaya vaktiniz yoksa en iyi seçenek olduğunu söyleyemem ama " Bu inadın nereden geliyor senin?", "Bu yemek nasıl bu kadar acı oldu?", "Ciğer böyle mi pişer?", "Böreğe pırasa konur mu yahu?" gibi sorularınızın muhatabıyla tanışmak istiyorsanız buyurunuz: Arnavutluk.

Tavsiyem tek başına Arnavutluk planı yapmak yerine bir Balkan seyahatinde çizilen rotada bir durak olarak uğramak Arnavutluk'un Tiran şehrine.

Buraya adım attığımda dikkatimi çeken ilk şey şehrin rengiydi. Zira kendimi sanki 90'lı yıllarda yaşayan gri bir kentte hissettim. Ne yazık ki park ve bahçelerin yeşili gri görüntüyü kapatmaya yetmemişti. Yol boyunca ardı arkası kesilmeyen sıvasız bir çok ev var. Sıvasız evlerin önünden geçen lüks arabalarsa şehre tezat bir görüntü sunuyor.

Yıkılmamak için çabalayan binaların arasında vızır vızır dolaşan lüks araçları görünce "Nereden geliyor bu değirmenin suyu?" diye henüz iç sesime sormuşken bu soruyu, gezide bize eşlik eden rehberimiz bu şaşkınlıkla bir çok kez karşılaşmış olduğundan biz sormadan yanıtladı. Avrupa'dan kaçak olarak ülkeye sokulan bu araçları kullanmak bu ülkede serbestmiş.

Şehirde gezilebilecek yerlerde ilk sırayı İskender Bey Meydanına verebilir, ardından meydanın hemen çevresinde yer alan Edhem Bey Camii'yi , Saat Kulesi'ni, Belediye Binası'nı, Ulusal Tarih Müzesi'ni ve Hükümet Meydanı'nı görebilirsiniz. Şehirde zamanında hem Osmanlı sonrasında da Yugoslav kültürü hüküm sürdüğünden birden fazla kültürün izlerini hissetmek mümkün.

Ülkenin en dikkat çeken ismiyse Enver Hoca...

Arnavutluk Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı iken doğan Enver Hoca 2.Dünya Savaşı'nda Arnavutluk'u işgal eden İtalya'ya karşı çıkması ve ülkede Sovyet yardımı olmadan sosyalist rejimi kuran ilk kişi olarak tarihe geçmesi ile biliniyor.

Tiran'ı oldukça ilginç kılan yapıtta işte bu devrin bir ürünü olan Bunkerler...

Arnavutluk'a yapılabilecek olası bir saldırı için ülke parasının çoğu harcanmış ve yeraltlarına saldırılardan korunmak ve saldırılara cevap vermek için çok dayanıklı alanlar inşa edilmiş. Söylenene göreyse ülkenin bir çok yerinde 1 milyona yakın bunker var. Müzeleştirilen bunkerlerden birkaç tanesinin içini ise ziyaret etmek mümkün.

Tarihi dokusu ve gezilecek yerlerini bitirdikten sonra malum yukarıda bahsi geçen soruların cevaplarını bulabileceğiniz kısma da bir göz atalım.

Arnavutlar gerçekten inat mı sorusunun cevabını Tiran'da bulamadığım gibi böreklerinde pırasayı da burada göremedim. Belki de bana denk gelmedi bilemiyorum ama daha çok peynirli leziz börekleri vardı.

Biberler gerçekten acı, ama börekte yaşadığımız sorunsalı ciğerde de gördük. Zira Türkiye'de Arnavut ciğeri olarak yediğimiz tarifi Tiran'da görmedik.Çünkü ciğeri daha farklı yorumlamışlardı. Ve son olarak Elbasan tava... Yoğurt ve un ile de harmanlanarak sosu hazırlanan bir et yemeği..Doğru yerde yemezseniz yoğurdun ekşi yüzüyle karşılaşabilirsiniz benden söylemesi. Birde ülkemizde son yıllarda arzı endam eden bir tatlı olan trileçeyi birde ana yurdunda deneyin derim.

Arnavutluk'a veda ederken elimde bu şehri hatırlatan fotoğraflar, çantamda Arnavut biberi ve aklımda Türkiye'de hep duyduğumuz Arnavut yemeklerine bulduğum cevaplar ve ilginç tarihi ile döndüm ve Arnavut göçmeni arkadaşlarıma "Tiran'da neden pırasalı börek yok?, Bizdeki Arnavut ciğeri neden Arnavutluk'da farklı? sorularını sormaya hazırım.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.