İnançlar, hemen her toplumda dindarlar için Tanrı'dan sonraki ilk sığınak, dindar olmayan insanlar içir korku ve kaygılardan kaçınılan gizemli barınak olmuştur. İnsanlar yüzyıllar boyunca çok tanrılı dinden tek tanrılı dine geçiş süreci yaşadı. Batıl inançlar da tüm bu süreçlerin hepsine eşlik etti.
 

İlk çağlardan beri her toplumdan insanlar gerçeklik payı olmayan, korkuları, çaresizlikleri, eski gelenekleri gereği genellikle doğaüstü olan olaylara inanırlar. Bu inançlar batıl inançlar olarak isimlendirilir. Çoğu psikolojik olarak bu tür inanışların negatif etkisine maruz kaldığı için doğruluğuna ve bu tür batıl inançlara daha içten bir şekilde inanırlar.
 

Batıl inançların özünde yatan; topluma, bireylere bazı bilinmesi gereken şeyleri öğretmeyi korkutarak sağlamaktır.  Örneğin; Hıristiyanlıkta olan siyah kedi, süpürge, 13 sayısı gibi batıl inançlar, Avrupa'nın paganizmi (putperestliği) unutturma çabalarından kaynaklanmaktadır. Örneğin Anadolu'da yaygın olan batıl inançlarda ise yine öğretiler söz konusu olabilmektedir.

Elektriğin yaygın olmadığı dönemlerde geceleri yapılan tırnak bakımı karanlık neticesinde hoş olmayan sonuçlar doğurabiliyordu. Dolayısı ile geceleri tırnak kesmenin hoş olmadığı farklı bir yöntemle bireylere anlatılıyor. Örneğin bıçak hediye edilmesi konusundaki batıl inanç eskiden krallıkların birbirleriyle savaşmadan önce birbirlerine bıçak göndermeleriyle ilgili olabilir. Bu, savaşın sebebi bile sayılabiliyormuş.
 

Ev içerisinde şemsiye açmanın tehlikeli olduğu ise ortada… Çünkü küçük bir mekanda açılan şemsiye, mekanda bulunanlara istemeden zarar verebilir. Kısacası batıl inançların ortaya çıkmasındaki en büyük etken korkutularak bazı şeylerin öğretilmesinin ya da şartlı davranılmasının daha kolay olmasıdır. Mezarlıklardaki ağaçlar toprakta oluşan azotu kullanır, havayı temizler, toprağın kaymamasını sağlar vs.
 

İnsanlara böyle söylediğinizde sizi dinlemezler gidip o ağaçları yine de ihtiyaçları için kesebilirler. Mezarlıkların ağaçlara ihtiyacı vardır. İnsanlara mezarlıktan ağaç kesmenin çarpılmayla sonuçlanacağını anlatmak onları bu eylemden daha kolay uzak tutmaktadır, çünkü dinin korkutucu ve caydırıcı etkisi büyüktür. Öyle ya da böyle insanlar garip şeylerde şansı veya şanssızlığı bulmuşlar ve bazı olay ya da objelerin kötü ya da iyi kaderi getirdiğine inanmışlar.
 

Zaman zaman ‘kıyamet kopacak' safsatasına birçok insan inandı. NASA'da görevli gökbilimciler ise, korkulacak hiçbir astronomik olayın olmayacağını açıkladı. Dünyanın yok olma zamanı olarak iki tarih veriliyor:
Birincisi, dünyanın güneş tarafından yutulması günümüzden 7.6 milyar yıl sonra gerçekleşecek.
 

İkinci tarih ise dünyadaki hayatın bundan çok önce yok olacağını gösteriyor. Sıcaklık artışı dayanılmaz olacağından ötürü  bir milyar yılımız kaldı. Bu nedenle böyle şeylere inanıp korkmaya gerek yok çünkü yarına çıkacağımız bile garanti değil. Bırakın bu işleri. Ne Maya'sı? Kendini ispatlamaya çalışan bir kaç ‘yazar' mı ‘kahin' mi çıkmış ortaya, fetva veriyor... İnanmayın böyle hurafelere aklı başında olanlar...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner72