Geçenlerde uzak doğuda bir feribotun batması sonucu çoğunluğu öğrenci olan onlarca kişi boğularak can verdi. Öğrencilerin aileleri gemi sorumlularını hatalı buldular, onları suçladılar… Hatta zaman zaman da hakaret ettiler… Kimse,  eğer akli dengesinde bir sorun yoksa bulunduğu makamın gerektirdiği görevini unutarak onlarca insanın ölümünü istemez.

Bu olayda da öyle olmuştur mutlaka.  Ama asıl üstünde durulacak nokta, gemide bulunan ve öğrencilerden sorumlu lisenin müdür yardımcısının vicdan azabı çekerek intihar etmesi…Kaza günü helikopter ile kurtarılan müdür yardımcısı, en yakındaki bir küçük adaya bırakılmış. Tekrar bir balıkçı teknesi ile olay mahalline gelen Koreli öğretmen, arama kurtarma çalışmalarını izlemiş sonra Jin Adası'na geri götürülmüştü.

Kurtulanların toplanıldığı yere sevk edilirken öğretmenin sık sık, "sadece ben kurtuldum!" diye suçluluk duygusu içinde bağırdığı ifade edildi yazılı basında… Yakınlarından haber alamayan öğrenci velileri ve eğitim ofisi yetkileri tarafından tartaklanan öğretmenin cesedi bir süre sonra, bir ağaca asılı halde bulundu. İşte onurlu kişinin yaptığı bu hareket bizimkilere örnek olsun…

Kendisine atfedilen onca, yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet suçlamalarını pişkinlikle karşılayıp, ekranlarda konuşan, gülen bizim sözde bakan ve bürokratlara ise ‘vah zavallılar’ diyorum… Başka ne denebilir ki… Tabii bu Koreli öğretmene ‘aptal’ diyen bizim ‘aptallar!’ da çıkacak… Özellikle doğu ülkelerinde herhangi bir şekilde gayrimeşru işlere karışan bir bürokrat ya istifa ediyor ya da canına kıyıyor. Son olarak ‘zayıf kaldık’ diyerek Kore başbakanı da istifa etti.

Bu Japonlar, Koreliler gerçekten çok onurlu insanlar… Daha önce de eski Japonya başkanı adam elektrik kesintisi yüzünden bir vatandaş ölünce intihar etmişti… Dünyanın her yerinde devlet gücünü kullanan yöneticilerin istismar ve şahsi menfaat temini gibi gayri meşru yollara saptıklarını görüyoruz. Bu sapmalardan aklımızda kalan şey ise hemen ardından gelen istifa ya da intiharlar.

Sadece Japonya ve ABD değil, Fransa da eski bir başbakanın intiharı ile gündeme gelmişti. İstifa ve intiharlarda siyasetçilerin demokrasi kültürü kadar sistemin tavizsizliğinin etkili olduğunu da tespit etmek gerekir. Yani sistem, kirlenen siyasetçinin yakasına öylesine yapışıyor ki; başka seçenek bırakınıyor.
Madalyonun  bizdeki yüzü ise çok farklı.

Skandallar, yolsuzluk iddiaları peş peşe patlıyor ama çıt yok. Şok belgeler elden ele dolaşıyor, aldıran yok. Kimsenin umurunda bile değil. Hatta unutuldu bile. Politik yozlaşma içinde bulunan Türkiye'de siyasi ahlakın dibe vurduğu tespitini bugün herkes yapmış durumda. Siyasetteki yozlaşma, radyasyon gibi dalga dalga toplumun her kesimine yayılıyor ve sonuçta Türkiye için hiç de iç açıcı olmayan manzaralar karşımıza çıkıyor. Darısı bizim ülkemizdeki insanların başına... İnşallah intihar edeni değil de, istifa edip ayrılanları görürüz…

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.