İstanbul büyük bir metropol. 15 milyonu aşkın insan yaşıyor. Bu nüfusun ekseriyetini de göçlerle gelmiş Anadolu vatandaşı teşkil ediyor. Yani köylü vatandaşımız? Peki İstanbul'da halen ne kadar köy var hiç merak ettiniz mi?  TBMM'de, 6 Mart 2008 tarihinde kabul edilen ve 22 Mart 2008 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanan 5747 sayılı yasa uyarınca İstanbul'un köy sayısı 151 olarak belirlenmiş. Toplam 39 ilçenin 11 ilçesinde köyler bulunmakta. Bunlardan Anadolu yakasında bulunan köyler sırasıyla; Beykoz'da 20 Çekmeköy'de 4 köy, Pendik'te 5 köy, Sancaktepe'de 1 köy ve Şile'de 57 köy bulunuyor.
1950-1980 yılları arasında yaşanan, kırsaldan kente göç, milyonlarca insanın büyük kentlere gelmesine ve buralarda yerleşmesine neden oldu. Köyden kente iç göç 1945-1950 arasında 214.000 iken, 1950-1955 arasında 904.000'e çıkmış, 1965-1970 yılında köyden kente göç edenlerin sayısı 1.939.000'e ulaşmış. 1975-80 arasındaki beş yılda ise 1.692.000 civarında olmuş.
Geniş kitlelerin yaptıkları bu coğrafî  yer değiştirme süreci, göçmenlerin hem ayrıldıkları yerleri hem de gittikleri yerleri ekonomik, sosyal, kültürel vb. birçok açıdan derinden etkilemiş, toplumsal anlamda bir değişime ve dönüşüme sebebiyet vermiş. Bu büyük göçmen grupları; genellikle kentin meslekî yapısına uyum sağlayacak becerilerden yoksun olan, eğitimsiz ve kent yaşamını tanımayan gruplar olduklarından, geldikleri kentlerde onların ihtiyaçlarını karşılayabilecek mekânizmalardan, sorunlarına çözüm bulabilecek mercilerden yoksun kalmışlar.
Bu nedenle göçmenler kendi ?uyum sistemleri'ni yaratmak ve uygulamak zorunda kalmışlar. Kırsaldaki hayatlarını ve düşünce yapılarını, göçten sonra da değiştirmedikleri için göçmenler; kişisel, yüz yüze, birincil ilişkilerle (patronaj ilişkisi) barınak bulmak, bir gecekondu inşa etmek için en yaşlı ya da en tecrübeli kişinin liderliğinde bir araya gelen, bildik akraba-aile işbirliği şeklinde hayatlarını idame ettirmekte iken sonraları bu karşılıklı destek yerini, kente daha önce yerleşmiş patronlar ve hemşeri grupları tarafından sağlanan daha geniş ve örgütlü koruma şebekelerine bırakmış.
1980-1990'lı yıllar arasında, ekonominin ?serbest piyasa ekonomisi', 'özelleştirme' gibi hedeflerle yeniden örgütlenmeye çalışılması, modernleşmenin ?küreselleşme' denilen süreçle algılanması, ayrıca bu dönemde Doğu ve Güneydoğu'daki nüfusun terör nedeniyle yer değiştirmeye zorlanması sonucu önemli oranda bir nüfus göç ederken, bu göçten en büyük payı İstanbul almış.
İşte yeni yasaya göre, köy nüfusunun artmamasına özen gösterilecek. Köy planlarının sadece Beykoz ile sınırlı olmadığı, Silivri, Çatalca, Şile ve Eyüp'ün köylerinin aşağı yukarı tamamının planlanmış durumda olduğu ifade ediliyor. Planlanmamış çok az köy var.. Köylerdeki yerleşik alanlar planlarda da köy yerleşik alanı olarak planlanıyor. Hemen yanı başı da gelişme alanı olarak planlanıyor. Nüfusu da çok fazla arttırmamaya gayret ediliyor.
Yine yapılan çalışmalarda organik tarım yapılarak İstanbul'un köyleri zenginleştirilecek.  Bu köylerin köy yerleşimi dışında kalan alanlarının, gelecekte İstanbul'un doğal tarım ürünlerinin yetiştirildiği, doğa odaklı turizm merkezi olması hedefleniyor. Yani İstanbulluların ya da turistlerin hafta sonlarını geçirebilecekleri, tarım ve orman alanlarında organik ürünlerin üretildiği ve köylerde bu organik ürünlerin satın alındığı yerler haline getirilecek. Köylüler, ürettikleri doğal ürünleri İstanbullulara ya da turistlere satarak gelir düzeylerini yükseltecekler ve bunun sonucunda da zengin köyler oluşacak? İstanbul'un her iki yakasındaki köyler için de bu konu düşünülüyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.