Doğduğumuzda başlayan ve bedenle ruh arasındaki ilişkinin sona erdiğinde biten hayat yolculuğu türlü engellerle dolu. Nerden başlayacağımızı, ne yapacağımızı ve ne olacağımızı bilemeyiz. Kim ki ben ne olacağımı biliyorum derse anlayın ki yalan söylüyordur.
Ne zaman bir şeyler yapmaya kalksak önümüzde bazı engeller var. Önce onları aşmamız gerekir. Bu engelleri aşmakta kimi zaman zorlanırız, kimi zaman da kolayca aşar hedefimize ulaşırız. Aslında önümüzdeki her engeli kolaylaştıran ya da zorlaştıran bizleriz.
Önemli olan o engeli nasıl aşacağımız bilmek. Doğru tahminler yürütmek. Engelleri aşamadığımız, başarılı olamadığımız zaman hep karamsarlığa kapılırız. O işi yapmaktan vazgeçeriz. Eğer tamamıyla her şeyden vazgeçersek diğer yeteneklerimizin de farkına varamayız.  Yaşam boyu karşımıza çıkan zorluklara engel adını veriyoruz. Zorlukları aşılması gereken engeller olarak ele alıyoruz. Bir de zihinsel ve bedensel engeller var. Kimisi doğuştan gelen, kimisi sonradan var olan engeller..
Örneğin doğuştan konuşamayan bir çocuğu ele alalım. Bu çocuk şarkı söylemek istiyor. Şiir okumak istiyor. Bunları yapması mümkün mü? Ama yazabilir. Belki şarkı, belki de şiir yazabilir. Yazdıklarında en iyilerden biri olmayı başarabilir.
Biz çoğu zaman bunların yapılabilmesini engelleriz. Engellerin önüne bir engel de biz çıkarırız. Dalga geçerek, sen bir işe yaramazsın diyerek. Aslında onunda bir yeteneği vardır. Hayata bağlanmasını sağlayacak, yaşama sevincini arttıracak kendine göre başarılı olabileceği bir şeyler vardır.
İşte biz bunların gün yüzüne çıkmasını engelleriz. Karşımızdakini engelli, sakat, kör gibi sıfatlarla nitelendirir, kendimizde olan engelleri görmeyiz. Ki engelli vatandaşlarımız böyle olmasını isterimiydi? Herkes gibi onlar da koşmak, konuşmak, görmek ister. Normal bir vatandaş olmak ister. Öyleyse ne yapmalıyız?
Engelleri görmezden gelerek başlayabiliriz. Onlara acımak yerine yaşama sevincini arttıracak yardımlarda bulunmalı, topluma dâhil olmalarını, kendilerini özürsüz olarak görmelerini sağlamalıyız. Dünya Engelliler Günü, Sakatlar Haftası gibi bazı özel günler kararlaştırılmış.
Tamam, çok güzel şeyler bunlar ama yeterli değil. Engelleri senede bir gün ya da bir haftada kaldıramayız. Yılın her günü, günün 24 saati onları kendi yerimize koyarak, bir gün bizimde başımıza geleceğini düşünerek hatırlamalıyız onları. Onları küçümsemeyerek, kusurlarıyla alay etmeyerek topluma dahil olmalarını sağlamalıyız. Hadi gelin şimdi bir olalım. Hep birlikte ?Kaldıralım engelleri' hem kendimizin hem de onlarınkileri...
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.