Hal böyle iken; bakıyorsunuz, işsiz gençlerimiz kendilerini
geliştirebilmek için kılını kıpırdatmıyor. Eğitim sisteminin getirdiği
çarpıklık zaten bu gençleri iyice kör bırakmış ve üniversiteler de yol geçen
hanı gibi ?gelene geç-gidene geç' versiyonu olunca ortaya çıkan bu gizli
vasıfsız gençler, işsizler ordusunun her geçen gün kat be kat büyümesine neden
oluyorlar...
Örneğin; 4 yıllık fakülte bitiren genç, staja başladığı
işyerinde lise hatta ortaokul mezunu meslek erbabına göre çok gerilerde
olabiliyor. Ondan sonra da, ?vay ben üniversite mezunuyum nasıl olur da onun
emrinde çalışırım' psikolojisine kapılıp işinden olabiliyor. Halbuki,
üniversitenin kendisine meslekle alakalı, veyahut hayatın gerçekleriyle ilgili
pratikte hiç bir şey katmadığını kabullense sorun kalmayacak.
Zaman zaman haberlerini yayınlıyoruz. Belediye ve
kaymakamlıklar İŞKUR'la birlikte mesleki eğitim kursları düzenliyor. Her türlü
meslek dalında gençleri eğitmeyi amaçlayan kurslar AB standarlarına
göre programlanmış. Beykoz'dan Tuzla'ya, Üsküdar'dan Sultanbeyli'ye kadar
İstanbul'un dört bir yanındaki ilçelerde verilen kurslar, başarılı gençlere iş
garantisi, yetmedi üstüne cüzi de olsa harçlık niyetine para da veriyor.
Amma ve lakin; gelin görün ki bu kurslar, öğrenci bulamıyor.
Sevgili işsiz gençlerimiz, kahve köşelerinden kalkmaya zahmet edip de bu
kurslara gidip kendini geliştirmeye tenezzül dahi etmiyor. Sorsanız cebinde üç
kuruş çay parası yok... O'na göre; üniversitede dirsek çürütmüş, devlet mecbur
iş vermeye... Alışmışız ya ?Armut piş gel ağzıma düş' misaline...
Kimse de çıkıp bu gençlerimize; "O, çok çok eskiden, ?ekmek
arslanın ağzında iken'di güzel kardeşim" demiyor. Arslanın ağzındaki ekmeği
kaba kuvvetle alabiliriz belki ama midesindekini alabilmek için teknik olmak
gerek... Onun için de eğitim bile artık tek başına yeterli olmuyor. Pratik ve
teorikte hayatın gerçekleri ile yüzleşmek gerek...