Cumhurbaşkanlığı seçimi bitti, yeni kabine de kuruldu ve şimdi geleceği sorgulamaya başladık. Her zaman olduğu gibi her kesimden çeşitli tahmin ve yorumlar yapılıyor yine…  Türkiye, benim yalnız ve cesur ülkem, yepyeni bir döneme girecek... Bunu görecek ve yaşayacağız… Siyasal hırsların tepeye vurduğu, bu hırsların yepyeni oluşumları zorladığı bir dönem bekliyorum. Muhalefet için de durum aynı…

Eylül ve Ekim ayına kalmaz ekonomide beklenenlerin gerçekleşmesiyle, Türkiye'yi Güneydoğusundan çevreleyen dış faktörlerin de etkisiyle zorlu bir kış ve sonrası bekliyor hepimizi. Seçim sonuçlarının, 2015 seçimlerine Erdoğan olmadan girecek AK Parti’nin oy oranının anayasayı değiştirecek bir çoğunluğa ulaşmasını da zora soktuğu ifade ediliyor siyasi kulislerde...

Diğer tarafta Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 52 oy olmasına karşın yüzde 48 oranında da oy vermeyen bir seçmen kitlesi bulunuyor.  Erdoğan, her ne olursa olsun herkesin Cumhurbaşkanı olacaktır. 77 milyonu kucaklamaya yönelik bir gayret ve tavır içerisinde olacaktır. Ak Parti yeni genel başkanı ve başbakan da belirlendiğinden Türkiye kaldığı yerden yoluna devam edecek. Bu arada kısa vadede Irak’ta yaşanan gelişmeler dikkatle takip edilmeli. 49 elçilik görevlisi rehinenin halen teslim edilmemesi de soru işareti olarak halen halkın kafasında.

Demokratikleşmenin ve kalkınmanın önünü kesme noktasına ulaşmış olan ağır kutuplaşmanın ve ayrışmanın bertaraf edilmesi gerekiyor. Yeni Cumhurbaşkanının, Anayasa'dan aldığı yetki ve sorumluluklarıyla devlet kurumları arasında azalan ahengin yeniden tesis edilmesi, siyasi partiler arasında nitelikli diyalogun başlatılabilmesi konularında yol gösterici ve uzlaştırmacı bir rol oynamasını ümit ediyoruz.

 

 

2015’te gerçekleştirilecek genel seçimlere kadar eski defterleri kapatıp, ülkemizin önünde çözüm bekleyen sorunlara, gerçek gündemimize yoğunlaşmamız gerekiyor. Uzlaşmacı bir siyasal yönetimle piyasaların tekrar canlanacağına inanıyoruz . Bugüne kadar Türkiye'de izlenen kültürel, sosyal, siyasal ve ekonomik kalkınma politikaları, çözüm üretmek yerine, daha büyük problemleri beraberinde getirmiştir.

Halbuki yaşanan problemlere çözümler bulmak bütün hükümetlerin görevidir. Bugün Türkiye'nin çözüm bekleyen temel problemleri; Eğitim, Ahlâki çöküntü, Taklitçilik, Dışa Bağımlılık, Borçlanma, Pahalılık, Plansızlık, İsraf, Çevre Problemi,Terör ve Kalkınma olarak sıralanabilir… Bu sorunların bir an önce çözümlenmesi gerekiyor.

Çünkü önümüzde, devletimizin itibarının güçlendirilmesi ve gelecek yıl yapılması beklenen genel seçimlere kadar geçecek dönemde, siyasi takvim elverdiği ölçüde demokratikleşme ve kalkınmaya hizmet edecek, azami düzeyde reformun yapılması gibi önemli ihtiyaçlar bulunmakta. Bu nedenle, Cumhurbaşkanlığı makamının uzlaşmacı, uzlaştırıcı tutumu, bu dönemin başarıyla geçilmesi açısından kritik öneme sahip. Bekliyor ve göreceğiz…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.