Toplumu içten içe kemiren şiddet olaylarının nedenleri de, önlemleri de sır değil...Toplumsal ilişkilerimizde nedenlerini pek de umursamadığımız bir ‘yabancılaşma süreci' yaşıyoruz. Zorla, yalnız çıkarlar gerektirdiği için bir arada yaşamaya razı olmuş insan yığınlarının sağlam yapılı bir aile ya da millet oluşturmaları beklenebilir mi?


Hepimiz birbirimize adeta yabancı olduk. Veya edildik. Toplumun her kesiminde görülen anormal  şiddetin nedeni bu yabancılaşmanın doğurduğu sevgisizlik ve saygısızlık zincirinde insanlık değerlerinin giderek ortadan kaybolmasıdır. Önemli olan insanı insan yapan; değerler değil, güçtür; ‘köşeyi dön de nasıl dönersen dön' dedik. Topluma mafya kültürünü egemen kıldık.
 

Toplumsal değişimi bilimsel mercek altında değerlendiremedik. Zirvedekiler pastadan en büyük dilimi götürdüklerinden, dağın eteklerindeki talanla pek fazla ilgilenmediler. Yasal olsun, olmasın, ‘köşe dönmek' marifet sayıldı. Bu durum, toplumda gücün, şiddetin egemen olmasına ortam hazırladı. Hukukun üstünlüğü ve toplumsal değerler giderek zarara uğradı.

Eskiye oranla toplumu giderek daha güçlü bir şekilde etkileyen, yönlendiren şey elbette giderek güçlenen ve çeşitlenen iletişim ve ulaşım araçları ile medyadır. Günümüzde televizyonlar suça teşvik ediyor, bu tarz programlar genel ahlak erozyonuna da kapıyı aralıyor.

Bugün Türkiye'de mafya kültürü hakim. Aileler çocuklarını şiddete teşvik ediyor, PKK gösterilerinde çocuklar kullanılıyor. Yetkililer ve bilim adamları  ‘önce eğitim' diyorlar ama eğitim okulla sınırlı kalamaz ki! Bir gencin yetişmesinde ve yönlendirilmesinde aile içi eğitimin önemi yadsınabilir mi? Ailenin yaşama bakışı, gelenek ve göreneklere bağlılığı gençlerin davranışlarını etkilemez mi?

1980'ler sonrasında değer yargıları değişti, 1990'larda topluma egemen olan mafya kültürü gençleri olumsuz etkiledi, 12 Eylül öncesi olayların etkisiyle fikirden, ideolojiden, idealizmden uzaklaştırılan, boş vermiş bir maddeciliğin ve tüketimin içine itilen yeni kuşaklar, şimdi  ağır bir bedel ödüyor.

Son zamanlarda, okullardaki şiddet olaylarının ardından eğitimcilerin ve bilim adamlarının yaptıkları, ‘şu yapılmalı, bu yapılmalı’ şeklindeki açıklamalarından anlaşılıyor ki, şiddet ve terör konusu, toplumu yöneten ve yönlendirenler tarafından gereken düzeyde ele alınmamış, Türkiye özelinde önlemler üretilmemiş.
                           
Çocuğa dünyayı da öğretmek gerekiyor. Çocuğun o silahı nereden bulduğu mutlaka araştırılmalı... Kimlik zafiyetinden doğan aksaklıklar polisiye önlemlerle giderilemez. Medyanın, özellikle de televizyon programlarının toplum üzerindeki etkileri sanıldığından çok büyük. Özel televizyonlar üzerinde yaptırım olması gerekir... Bakın çevremiz karmakarışık… Günlerce şiddet olayları ekranlarda  tekrarlanıyor. Olmaz. Yoksa bugünleri de ararız...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.