Yapılan fahiş zamlara bir tepki de CHP İlçe başkanlığından geldi. CHP Ümraniye İlçe Başkanı Zeynel Kızılkaya düzenlediği basın açıklaması ile zamları protesto etti.
Çok sayıda partilinin de katıldığı basın açıklaması şu şekilde:
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Her fabrika bir kaledir’ sözünü rehber edinen Cumhuriyetimiz, 1934 yılında 1. 5 Yıllık Sanayi Planı ile sanayi gelişimini hedeflemiş, genç Türkiye’nin ihtiyaç ve tüketimi arasında paralellik kurulmasını sağlamış olup, üretim ekonomisine yönelerek kendi kendine yeten bir ülke olmuştur. Yurdun dört bir yanında yüzlerce fabrika açılmıştır.
“KAÇ TANE FABRİKA, ÜRETİM TESİSİ AÇILMIŞTIR?”
2002 yılında AKP iktidarı üretip ile büyümek yerine emlak ve inşaat sektörü ile büyüme modelini tercih etmiştir. İnşaat sektörü ile büyüme modeli ABD, İspanya, İtalya ve son olarak Yunanistan’da ekonomik krizlerle son bulduğu görülmesine rağmen ülkemizde devam etmiş, piyasaları geçici rahatlatmak adına arsa-rant-inşaat ekonomisinden vazgeçilmemiştir. İnşaat sektörü üretmeden tüketim modelidir. AKP iktidarının başladığı 2002 yılından bu yana kaç fabrika, üretim tesisi açılmıştır? Her seçim dönemi öncesi ‘Doğu’da petrol, Karadeniz’de gaz bulundu’ sözleriyle haberlere konu olan ama gerçekte olmayan açıklamaların dışında ekonomiye katkı ne yapılmıştır?
“LALE DEVRİNİN MANTIĞI BENİMSENMİŞTİR”
AKP iktidarı savurganlık ekonomi anlayışını benimsemiş, ‘itibardan tasarruf olmaz’ denilerek Osmanlı’dan ilham alınmış Lale Devri mantığı benimsenmiştir. Üretmeden tüketen modelde, devletin geliri ile gideri arasındaki farkı yani bütçe açığını kapatmak, günü kurtarmak için mevcut varlıklarımız elden çıkarılmıştır, yani satılmıştır. Cumhuriyetin kurulduğu günden bu yana olan kazanımlar özelleştirme kapsamında satılmıştır. Devletin gelirleri ile giderleri arasındaki bütçe açığı kapatılmak hedeflenmiştir. Artık satılacak bir şey kalmamıştır.
“VATANDAŞIMIZ TELEVİZYON IŞIĞI İLE OTURAKTADIR”
Gelir yaratmanın en kolay yolu ise elektriğe, akaryakıta, doğalgaza zam yapmak olmuştur. 1 Ocak yılbaşı sabahı elektrik tarifelerinde Cumhuriyet tarihimizin en büyük zamları yapılmıştır. AKP iktidarı elektrikte kademeli tarifeye geçerek vatandaşlarımızda yeni bir algı yaratmaya çalışmıştır. Kademi tarife adı altında elektrikte tarihimizin en büyük zamları yapılmıştır. Halbuki kademeli tarife bir sosyal tarife olmalıdır. 4 kişilik bir haneye bir ay önce 368 TL elektrik faturası gelirken, bir ay sonra 764 TL fatura gelmiştir. Bu rakamlar bir korku filminden değil, gerçeklerden alınmıştır. Vatandaşlarımız evlerinde elektrikle değil, televizyonun ışığıyla oturmaktadır.
“VATANDAŞIMIZ HAYAT PAHALIĞININ ALTINDA EZİLİYOR”
Elektriğin sanayi üretiminde en önemli kalemlerinden biri olduğunu biliyoruz. Bu durumda elektrik zammı kademeli olarak A’zan Z’ye tüm tüketim ürünlerine de önümüzdeki günlerde yansıyacaktır. Bugün yüksek fiyat diye lanse edilen fiyatlar, gelecek günlerde ucuz kalacaktır. Vatandaşımız yüksek zamların altında, hayat pahalılığının altında eziliyor ve ezilmeye de devam edecektir. Vatandaşlarımız huzurlu, insanca yaşamak istiyor. Bizim vatandaşlarımız hayattan çok şey beklemezler, kanaatkarlardır. Hayallerimiz uzakta değil. Yeni Kanal İstanbul da istemiyoruz. Dünya var olduğundan beri İstanbul Boğazı bizlere yeter. İsteklerimiz çok basit.
“ZAMLAR DERHAL GERİ ÇEKİLMELİ”
Biz diyoruz ki; elektrik ve doğalgazdaki yüksek zamlar derhal geri alınmalıdır. 2021 yılının tarifelerine geri dönülmelidir. KDV ve ÖTV kış aylarında sıfırlanmalıdır. Aralık 2021-Ocak 2022 dönemlerinde vatandaşlarımızdan tahsis edilen yüzde 127’ye varan elektrik zamları, tüketim bedelleri derhal iade edilmelidir. Sanayi elektriğine yapılan yüzde 130, ticaret tarifelerine yapılan yüzde 125, tarımsal sulamalarda yapılan yüzde 195 zamlar derhal geri çekilmelidir. Sorunumuz sadece elektrik zamları değil. Faiz-sebep, enflasyon-sonuç modeliyle Türk Lirası’nda adı konmamış gizli bir devalüasyon yapılmıştır. Döviz kurlarındaki ciddi artış, TL oranlarında ciddi gerileme yaşanmıştır. Üretim ekonomisinden uzak olduğumuz, neredeyse tüm tüketim ürünlerimizin yurt dışından geldiği dolar kurundaki yükselişten dolayı tüm tüketim ürünlerinde artışlar görülmüştür.
“YANLIŞ TARIM POLİTİKASI SONUCU”
Gübre, yem ve mazotta dışa bağımlıyız. Fiyatlardaki yükseliş çiftçinin tarlaya gübre atmamasıyla sonuçlanmıştır. Çiftçi üretemiyor. Bu sezon tarladan verim alınamayacak. Önümüzdeki aylarda, yıllarda gıda kriziyle karşı karşıyayız. Ekmek fırında 3 TL oldu. Neyse ki İBB’nin Halk Ekmekleri var. Çocuklarımızın büyümesi için gerekli olan süt, litresi 5 TL’den 13,5 TL’ye çıktı. Sofraların vazgeçilmezi peynir 30 TL’den 65 TL’ye yükseldi. Masallarda anlatılan altın yumurta tavuk gerçek oldu, 30’lu yumurta 21 TL’den 43 TL’ye çıktı. Kurşunsuz benzinin litresi 14,5 TL civarlarında. Ayçiçeğinin litresi 35 lira. Tarım politikalarımız değişmedikçe, üreticiye desteklerimiz artmadıkça bugünkü gıda fiyatlarının daha da artacağı için iktidarı uyarıyoruz. Suç ara nakliyeciler veya kabzımallarda değil, üretim ve tarım politikalarındadır.
Yaşanabilir Türkiye için gelin oy verin, gitsinler diyoruz. Yanlış ekonomi yönetiminin faturasını ‘ben ekonomistim’ diyen siyasetçilerin kendileri ödesin, vatandaş ödemesin diyoruz. Başta elektrik zamları olmak üzere tüm zamlar geri alınsın diyoruz.”