AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kapatılan belde belediyelerinin AK Partili başkanlarıyla düzenlenen toplantıya katıldı. Erdoğan, çok önemli açıklamalar yaptı...
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
12 Kasım 2012'de çıkardığımız yasa ile 14 ilimizi Büyükşehir Belediyesi statüsüne kavuşturduk. Böylelikle 30 Büyükşehirimiz oldu.
AK Partili bin 627 belediye bulunuyor. Bizim yeni yasa ile dönüştürdüğümüz belediyelerin yüzde 57'si AK Partili. O yüzden asla partizanlık yapmadık. Yapsaydık zaten çalışmayı bu yönde gerçekletirmezdik.
KÖYDES ile köylere hiçbir zaman olmayan bir desteği sunduk. BELDES ile belediyelere ekstra bir desteği yine biz ulaştırdık.
Tunceli'den biz milletvekili çıkaramadık ama oraya gittiğinizde yaptığımız üniversiteleri, yolları, hastaneleri görürsünüz. Ama Tunceli'den en fazla oy alan CHP, oraya bizim kadar hizmet götürmemiştir.
Hakkari aynı şekilde. Hiç milletvekilimiz olmamasına rağmen, hastanelerine, yollarına, okullarına ve inşallahhavalimanı da açılınca işte bu yatırımları görürsünüz.
Antalya bize oy versin veya vermesin Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarını bizim dönemimizde almıştır.
Biz bölgesel milliyetçilik yapmayacağız dedik. 81 ilin tamamı bizim nazarımızda birdir. 76 milyonun her bir ferdi bizim nazarımızda birdir, beraberdir, kardeştir. Biz ayrım yapmadık. Ama şu anda muhalefet bu ülkede mezhebi bir kaşıma geyretindedir. Son Hatay olayında bu işin tahrikçilerinin ana muhalefet partisi mensubu olduğu ortaya çıkmıştır. Bu işin bir numaralı şüphelisi de yakalandı ve her şey bir bir dökülüyor. CHP milletvekillerinin Suriye'ye giderek neler yaptığı, bize neler taşıdıkları hepsi ortada. Bu birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi kimseye bozdurtmayacağız.
Birileri 'AK Parti kaybetsin de ülkeye ne olursa olsun' anlayışındalar. Ama biz 'Ülke kazansın da biz kaybedelim' diyoruz. Sandıkta başarılı olamayanlar, sandık dışında ne alırım derdindeler. CHP'ye, MHP'ye, BDP'ye oy verenler benim kardeşimdir. Onlar gerçekleri bilmiyorlar. Benim İçişleri Bakanı'm vali, oradan gelme. Bunu valilerle konuştuğumuzda sen en ücra köşeye hizmeti götürebilir misin? Köylerle daha yakın çalışan sizlersiniz. Kaymakam köylere hizmet götürebiliyor mu? Aracı yok, makinesi yok. Yaşadığımız bu. Peki şimdi ne oluyor? Şimdi mülki sınırlar büyükşehir sınırına alındığı için orada artık güçlendirilmiş bir yapı var. Köy de mahalle oluyor. Köy mahalle olduğu için ilçe belediyesi bütün hizmeti oraya götürecek. Büyükşehir ne yapacak? Oraya hizmeti götürecek.
Makamlar gelip geçicidir, baki olan hizmettir. Siz de bizler de yaptığımız eserlerle anılacağız. İyi eserler bırakırsak hep dualarla yad edileceğiz. Kişi oturduğu makama bir değer katmıyorsa, o makama yük oluruz. AK Parti daha kurulurken tüzüğüne 3 dönem kuralını koydu. Neden? Dedik ki arkadan bir nesil geliyor.
Seçilme yaşını 18'e indirebilmek için çalışma yapıyoruz.Gençliğine parlamento yolunu açmada bu kadar cesur hareket eden bizim iktidarımızdır. Nerede CHP, MHP? Çıksınlar destek versinler.
Türkiye'de 500 nüfuslu beldeler var. Bu beldelerde bakıyorsunuz iki üç çalışan var. Peki soruyorum bu beldeler nasıl hizmet verecek. Bu çarpık sorunun sorumlusu bu konuyu bu zamana kadar çözmeyenlerdir. ancak artık biz bu konuyu ele aldık. Bu belediyeler kapatıldığında kimse kaybetmeyecek inanın sizler kazanacaksınız, ülke kazanacak.
Belde belediyeleri malum ilçelere bağlı. Açık net bir şey söyliyeceğim. Bu bir yarış içinizde öyle belediye başkanları vardır ki yarın ilçe belediye başkanları olacak. O yüzden aranızda kırgınlık olmadan seçimlerde başarı elde etmeniz lazım.
Biz başkan adaylarını halka soracağız ve halk kimi belediye başkanı olarak görmek istiyorsa biz onu seçeceğiz ve il ve ilçe başkanlarımda onun yanında olacak. Biz kimsenin nefsini tatmin etmek için buralarda değiliz.
2 haftayı aşkın bir süredir devam eden gösteriler sizleri de halkımızı da rahatsız ediyor. Sessiz yığınlar sabırla, itidal içinde gelişmeleri takip ediyor. Yarın gösteriler yoluyla oynanan oyunları görüntülerle, milletimizle paylaşacağız. Bizim yapacağımız mitingler bir kitlenin karşısına başka bir kitle çıkarma amacıyla yapılmıyor. Bu mitingler sessiz yığınların sesini hem Türkiye'ye hem de dünyaya duyuracak. Şu anda bazı medya kuruluşları, uluslararası medya kuruluşlarıyla birlikte ahlaksız bir yayın yapıyor. Sanki tüm Türkiye yanıyor.
Bütün belediye duraklarını, otobüsleri, emniyetin araçlarını, 200 kadar sivil vatandaş aracını kimler yaktı, yıktı? Bunları dürüst olarak anlatmak bizim görevimiz. Yapacağımız mitingle bunları anlatacğız. Dün AP'de birileri çıkmış bir şeyler söylemiş. AP'nin bizlerle ilgili alacağı kararı ben tanımıyorum. Bu kararı alanlar önce Yunanistan'a baksınlar. Yunanistan'da halk ile polis karşı karşıya geldiğinde AP ne yaptı?
İngiltere'de G8 gösterilerinde 30'u aşkın gösterici gözaltına alındı. Türkiye'deki gösterilerde yandaş olan medya bile göstermedi. Sen nasıl böyle bir karar alıyorsun. Senin haddine mi?
Önce bir defa karşılıklı olarak olayları analiz edeceksin. Ondan sonra kalkıp konuşacaksın. Genişlemeden sorumlu olan bir adamları var. Benim karşımda en ufak bir anti tez ileri süremiyor. Çıkıyor tweet atıyor. Bu ahlaki mi?
Öbür tarafta sosyal demokrat bir tanesi. 15 gün önce ana muhalefeti oluşturuyor. Şimdi de o yanlışını düzeltmek için çıkıyor bizi eleştiriyor.
Biz bu ülkede sevimli olan hakikaten samimi olarak çevreci olarak genç kardeşlerim ki onları da kabul ettim. Kendileriyle görüştüm. Büyüklerini de kabul ettik. 11 kişiyle. Biz kendileriyle bunu dertleşirken. Açık açık söyledik. Bakın siz bu illegal örgütlerle aranıza bir defa perde çekmek zorundasınız.
Siz diyorsunuz ki bizim onlarla ilişkimiz yok. Siz bunu ne kadar söylerseniz söyleyin, aynı yerdesiniz. Dolayısıyla benim polisimi de eleştiremezsiniz. Kurunun yanında yaş da böyle yanar. Yapmanız gereken ne? AKM adeta bir işgal altında mıydı? Asılan paçavraları da gördünüz değil mi? Bakanıma 24 saat içinde bu paçavralar oradan indirilecek. Taksim Anıtı’ndaki paçavralar oradan indirilecek. Tüm İstanbulluların ülkemin, ülkeme gelen insanların meydanıdır. Biz bu illegal örgütlerin cirit attığı bir yere bu meydanımızı getiremeyiz.
Hep söyledik. Samimi dürüst olanların başımız gözümüz üstünde yeri var dedik. Sorun Gezi Parkı olayı ise, kusura bakmasın. Bazılarının otelin üst katlarından Gezi Parkı’nı seyretme ihtiyaçları olabilir. Benim öyle bir ihtiyacım yok. Gençliğimin en ideal yılları hep o Gezi Parkı çevresinde geçti. Belediye başkanlığımda hizmetimin ağırlıklı kısmı orada geçti.
Bir Kasımpaşalı olarak ve Beyoğlu’nun bir çocuğu olarak orayı çok iyi bilirim. Kimse bize Gezi Parkı’yla ilgili ders vermesin. Gezi Parkı’nda ağaçların tamamen temizlenmesi söz konusu değilken bu yaygaralar kopartıldı. Çevre sadece yeşil değildir, sadece bir başlıktır. Tarih, görüntü gürültü kirliliği, ses kirliliği vardır. Bunlar çevre kapsamı içindedir. Yok farz edemezsiniz.
Taksim meydanı otobüslerden geçirilmezdi. Bu kardeşiniz belediye başkanınız olduğunuz zaman, aleyhte yazılar yazan maske dağıtıyorlardı İstanbul halkına. Çöp yığınlarından geçilmiyordu. Şu anda çok enteresan. Aynen o gezi parkını çevrecilik adına, açık konuşacağım pislikten geçilmiyor. Sidik kokusundan geçilmiyor. Bir çoğu büyük abdestini oraya yapıyor.
Samimi olanları kastetmiyorum. Bazı otellere gidip ihtiyaçlarını gideriyorlar. Orada her şey ücretsiz biliyorsunuz. Kaynağı enteresan. Her durum orada meşru. Bunu da güya çevrecilik adına yapıyorlar.
Diyorlar ki biber gazı, biber gazı, biber gazı. Bir başbakan olarak ve hukuk devletinde, herkesin bu hukuk devletinde, hukuk kurallarına uygun olarak hareket etme mecburiyeti var.
Biber gazını güvenlik güçleri kullanabilir mi? Evet. Bu suydu, hatta boyalı suydu. Ardından aynı şekilde biber gazını yeri geldiğinde güvenlik gücü kullanır. Bu onun en doğal en tabi hukuku bir hakkıdır. Bunu kimse saptırmasın.
Yatıyorsunuz kalkıyorsunuz. Polis de polis. Açıklama yapıyorlar. Gözaltına alınanlar bırakılsın. Emriniz olur, hemen bırakacağız zaten. Ben yargıdan da üzerine düşeni yapmasını bekliyorum. Bu mesajın nereye gittiği bellidir. Çünkü Molotof kokteyli kullanmak suçtur. Yakıp yıkmak suçtur. Bunların hemen hemen tamamı kamu düzenini bozmaya yönelik girişimlerdir.
Şu anda 100 trilyonu aşkın zarar var. Kim ödeyecek bu? O fakir vatandaş adına devlet ödeyecek. Toplanan vergilerden bunu şimdi biz ödeyeceğiz. Esnafımız tüccarımız iş yapamaz hale geldi. Bu sadece Taksim meydanı istiklal caddesi değil. Türkiye genelinde. Taksici, minibüsçü bunlar da. Belediye otobüslerini yakıp yıkıyorlar. Sonra da geçiyor şoförün makamına orada poz veriyorlar. Bu bir vatansevere, bu ülkenin evladına yakışır mı? Bunun adı özgürlük mücadelesi olamaz. Hak arama mücadelesi olamaz.
İşte ben o samimi çevreci dürüst kardeşlerime diyorum ki bizi daha fazla üzmeyin. Siz oradan çekilin. Bizi o uç terör örgütleriyle iç içe olanlarla karşı karşıya bırakın ve biz o Gezi Parkı’nı temizleyelim ve sahiplerine teslim edelim.
Çünkü oranın sahibi onlar değil. Tüm İstanbul halkıdır. Tüm gelen turistlerdir. Herkes geldiği zaman rahatlıkla gezebilsin.
Topçu Kışlasıyla ilgili konuya gelince, bu konuda bu kadar hassas mısınız, direniyor musunuz? O zaman bir referandumun değişik bir şekli. Referandum sadece anayasa değişikliğinde. Plebisit o belediyenin yapabileceği bir uygulamadır. Beyoğlu’nda da İstanbul içinde yapabilir. Bunlar YSK ile olan bir iş değil. Bu yerel yönetimlerde 15. Madde. Bu adımı bu şekilde atabiliriz.
Gelen arkadaşlarımın bir kısmı sevindi, bir kısmı sıcak bakmadı. Ya buna evet diyeceksin, yada uygulamamıza evet diyeceksin. Ben aslında bu kamuoyu araştırmasını 2011 kapsamın yaptım. O günden bugüne olumsuz bir şey duymadık. Havaalanı ihalemizi yaptık. Yapacakları yatırımla 36-37 milyar euroyu bulur. Bu süratle devreye girecek bir proje. Biz cumhuriyetimizin yüzüncü yılı 2023 diyoruz. 2017’de bunu bitireceğiz.
Nefes alacak yerimiz yok diyorlar. Ülkemin sevgili insanları, buradaki ağaç sayısı 600’e yakın. Bunun içinden 70 tanesi kesilmiyor, sökülüyor. Bunlar söküldükten sonra Topçu Kışlası’nın etrafına dikiliyor. Bakın daha önce egzos kokusundan geçilmiyordu, şimdi ne otobüs ne araçlar olacak.
Bu Taksim Meydanı’nın Gezi Parkı dahil toplam metrekaresi yüz bin metrekaredir. Topçu Kışlası’nın oturduğu alan 11 bin metrekare. Bu Topçu Kışlası’nın içinde o diğer 70-80 ağaçların dışındaki ağaçların tamamı kalacak. Topçu Kışlası kapalı değil. Ana giriş açık tutulacak. Yani İstanbul halkı Topçu Kışlası’nın içine rahatlıkla girebilecek. Kışla değil, Türkiye’de şehir müzemiz yok. İstanbul Şehir Müzesi olacak. Kim gelirse gelsin burayı ziyaret edecek. Herkes inanıyorum ki o güzel projenin önünde resimler çektirecekler.
Buna olan inancım, adeta görüyor gibiyim. Bundan İstanbullu kazanacak, İstanbul kazanacak. AKM’yle ilgili açıklamamı yaptım. Burası depreme dayanıklı değil. Yıkıldı, yıkılıyor. Güçlendirelim dediler. Ben tabi karşı çıktım. Arkadaşımız ısrar etti ve yeni bakanımıza talimatı verdik, durduruldu. Buradaki hedefimiz de biz burayı yıkalım bunun yerine yanındaki boşluk dahil, hepsini bu projeye dahil etmek suretiyle, bir proje yarışması yapalım ve burada dev bir opera binası yapalım.
Çok işlevi olan bir opera binası yapalım. Türkiye’de bir ilki yapacağız, çünkü bizim böyle büyük bir opera binamız yok. Burada 2500-3000 kişiye imkan sağlayan bir bina yapmamız, iktidarımızın damgası olacak. Bunları yapamayanlar bizim karşımıza dikiliyor. Ak Parti bunu nasıl yapar, e ne yapacağız? Çevrecilikse bizden daha iyi bilemezsiniz. SEKA’yı yıkacağız dediğimiz zaman bizim karşımıza CHP çıktı. Genel başkan Kocaeli’ne geldi, gösteriler yaptılar.
Biz burayı park yapacağız dedik, yeşil ağaca dönüştüreceğiz dedik. Onlar günlerde haftalarca gösteri yaptılar. Peki şimdi SEKA’nın yerinde ne var? Dev bir park var ve bir de ufak müze var. E şimdi kim samimi, kim dürüst?