Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Beykoz İlçe Başkanı Mahir Taştan ve örgüt yönetiminin yaşanan skandallara karşı takındığı sessizlik, kamu vicdanını derinden yaralıyor.

Ali Riza Yildiz Chp Siyasi Cokus

Yolsuzluk, skandal gayri ahlaki ilişkiler, görevi kötüye kullanma iddiaları ve liyakatsiz atamalar; CHP Beykoz’da parti kimliğini ve halk nezdindeki güvenini sarsan zincirleme bir çöküşün habercisi oldu.

1. Belediyede Güç Zehirlenmesi mi?

2.  Kamusal Alan Haremhaneye mi Döndü?

CHP'li Belediye Başkan Yardımcısı Bilgehan Murat Miniç’in bir güvenlik görevlisiyle samimi görüntüleri kamuoyuna sızdı. Üstelik bu olay, yalnızca uygunsuz bir görüntü değil; evli bir kamu görevlisinin görev mahallinde ve mesai ilişkisi içinde bulunduğu biriyle ilişki yaşaması gibi ciddi etik ihlalleri içeriyordu.

Beklenen disiplin süreci ya da görevden el çektirme yerine, Miniç’in başkan vekili Özlem Vural Gürzel'in yetkilerinin artırması, kamuoyunda “CHP skandalları ödüllendiriyor mu?” sorusunu doğurdu. Bu durum partinin etik reflekslerini tamamen yitirdiği izlenimini pekiştirdi.

2. İmamoğlu'nun Fidan Gül Ataması: Liyakatin Yerine Sadakat mi Geçti?

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından Beykoz’a başkan yardımcısı olarak gönderilen Fidan Gül, Beykozlu olmamasına rağmen kritik bir göreve getirildi. Daha da dikkat çekici olanı, kendisinin Çekmece Adliyesi’nde devam eden bir ihale yolsuzluğu davasında sanık olmasıydı.

İddialar bununla da sınırlı kalmadı. Gül’ün, Belediye Başkan Yardımcısı Miniç ile aynı evde basıldığı, aralarında bir yakınlık olduğu yasak aşk iddiaları, kamuoyunun belediye yönetimine olan güvenini iyiden iyiye sarstı. Bu durum, “Belediye yönetimi hizmet üretmeyi bırakıp dedikodu üretim ve haremhane merkezine mi dönüştü?” sorusunu doğurdu.

3. CHP Örgütü Neden Sessiz?

En çarpıcı ve düşündürücü tablo ise CHP ilçe örgütünün ve İstanbul il yönetiminin sessizliğidir. Ne bir disiplin soruşturması, ne kamuoyu açıklaması, ne de bir iç denetim... Sanki yaşananlar yokmuş gibi davranılıyor.

Düşündüren Sorular:

CHP Genel Merkezi, İstanbul İl Başkanlığı ve Beykoz İlçe başkanlığı ve Örgütü neden bu skandalları görmezden geliyor?

Bu sessizlik menfaat ve rant ilişkisine mi dayanıyor?

Büyük İstanbul depremi için tarih verildi; 6,2 sonrası herkes diken üstünde Büyük İstanbul depremi için tarih verildi; 6,2 sonrası herkes diken üstünde

Liyakatli, ahlaklı parti emekçileri dışlanırken; bu isimler neden hâlâ görevde?

4. Halkın Sessizliği: Toplumsal Ahlak da mı Erozyona Uğradı?

Yalnızca siyasilerin değil, halkın da sessizliği dikkat çekici. Skandallar aleni bir şekilde medyaya yansımışken, Beykoz meclis üyeleri ve yerel yöneticilere sokakta hesap sorulmaması; halkın da bu çürümeye alıştığı veya kabullendiği algısını yaratıyor.

Daha Derin Sorgulamalar:

Beykoz halkı neden bu olaylara sessiz?

Ahlaki değerlere bağlı yurttaşlar neden sokakta, sosyal medyada, yerel örgütlerde tepkisiz?

Toplumsal çürüme bir alışkanlığa mı dönüştü?

5. CHP Parti Kimliğini mi Kaybetti?

Bu tablo bize CHP’nin yalnızca örgütsel değil, ahlaki bir krizin içinde olduğunu gösteriyor. Parti içi denetim mekanizmalarının çalışmadığı, liyakatin yerine sadakatin, etiğin yerine çıkar ilişkilerinin geçtiği bir yapı oluşmuş durumda.

Artık kim kimle, neden, nasıl ilişki kuruyor belli değil. CHP’nin bu haliyle bir siyasi parti değil; çıkar gruplarının, kliklerin, kişisel sadakat ağlarının çatışma sahası haline dönüştüğü görülüyor.

6. Aileler, Çocuklar ve Yüzleşme Sorunu

Yaşanan bu kepazeliklere karışanlar ve görmezden gelenler akşam evlerine döndüklerinde çocuklarının eşlerinin yüzüne nasıl bakıyor?

Bu ilişkileri, skandalları, çıkar odaklı pozisyon savaşlarını ailelerine nasıl izah ediyorlar?

Bu suskunluk hali, sadece siyaseti değil, toplumsal ahlakın köklerini de kurutuyor olabilir mi?

SONUÇ: Bu Sessizlik Sadece CHP’yi Değil, Toplumu da Yok Ediyor

Beykoz’da yaşananlar sadece bir partinin iç çöküşü değil; aynı zamanda bir toplumun değer yitimine dair karanlık bir örnek.

Sessizlik suça ortaktır.

Tepkisizlik, yozlaşmayı besler.

Ahlaki duruş, sadece sözle değil, tavırla ortaya konur.

Şimdi herkesin kendine şu soruyu sorması gerekiyor:

 “Bu utancı kim taşıyacak?”

CHP genel merkezi mi?

CHP il başkanlığı mı?

CHP Beykoz ilçe başkanlığı mı?

CHP örgütü mü?

Skandal karşısında susan CHP'li meclis üyeleri mi?

Tepki vermeyen Beykoz halkı mı?