Aslında bugün anlatacağım konu yüksek lisans yapma konusunu düşünenler ve yüksek lisansını henüz tamamlamayanlara yönelik öneriler olacaktı lakin nerden başlasam nasıl anlatsam karar veremiyorum. Zira yüksek lisansımı tamamlamış olmanın verdiği haklı gurur ve çoklu şaşkınlığı yaşamamın üzerinden bir kaç ay geçmesine rağmen ben hala "Gerçekten bitti mi?", "Kesin geçtim mi yani?" sorusunu kendime sormadan edemiyorum.

Kendi adıma bu konuda yaşadığım süreci bir film haline getirsem bu sürecin evrelerini sırasıyla macera/ dram / korku / gerilim türünde bir eser olarak nitelendirirdim.

Neden macera?

Hemen açıklayayım, bir kere yepyeni bir süreç sizi bekliyor. Benim başvurduğum bölümde ALES puanının yanı sıra üniversite bitirme puanı vs. gibi başvuru koşulları vardı. Ardından bir yazılı sınava girmiştim. Sözlü sınava da bölüme kabul edilecek öğrenci sayısının iki katı çağrılmıştı. Kısaca ardı ardına bir sınav dizisine dahil oluyorsunuz. Bölüme kabul edildiğimi öğrendiğimde hem heyecanlı hem de mutluydum. Zira yeni bilgiler öğrenecek ve yeni insanlar tanıyacaktım.

Neden dram?

Aslında yüksek lisans eğitiminin ilk yılı okula gidip, derslere girmek ve projeler gerçekleştirmek ya da bu projelere katkıda bulunmanız üzerine oluyor genelde. Sunum yapmayı, makale yazma denemeleri yapmayı seviyorsanız oldukça keyifli geçen bir yıl yaşanıyor. Ben okula gitmenin zorunlu olduğu dönemde henüz çalışma hayatına başlamadığımdan benim için çok yorucu ve sevimsiz bir yıl olmamıştı.

İşin dramatik bölümü iş hayatına başlamam ve aynı anda tez yazmaya başlayacak olmamla vuku buldu. Konuyu araştırmanın, kaynak toplamanın göründüğü kadar kolay olmadığını anladığımda iş işten çoktan geçmiş ve ben "yüksek lisansa madem başladın bitirmek zorundasın" diyerek kendi üzerimde baskı kurmaya başlamıştım.

Bu süreçte eş dost ve bilumum akrabalardan gelecek sorulara da hazırlıklı olmalısınız. Nitekim "Oku oku sıkılmadın mı?", "Kaç yaşına geldin hala niye okuyorsun?", "Bu senin ne işine yarayacak?", "İş hayatında buna hiç bakmıyorlar!", "Ne yapacaksın akademisyen olmak istemiyorsan ne gerek var?" sorularını belirli aralıklarla soracaklar. Onlar sormaktan bıkmayacak ama siz cevap vermekten bıkacaksınız.

Neden korku?

Korku boyutu benim iş yoğunluğumdan dolayı aktif olarak tez yazmaya ara vermemle başladı aslında. Bir yandan iş telaşı diğer yandan ara verdiğiniz tezi "bitirebilecek miyim?" sorusuna vereceğiniz cevaptan çokta emin olmayışınız başlı başına korku unsuruyken bir de yazacağınız sayfalarca yazı gözünüzü korkutmaya başlıyor.

Neden gerilim?

Ben yüksek lisansa başladığımda tez yazımı için belirlenmiş net bir süre yoktu, belki de süresiz sürenin varoluşu her zaman işi tezden bir adım önde tutmuştu. Ancak sonradan şartlar değiştirildi ve belli bir tarih aralığında bitirme şartı geldi. İşte gerilim o an itibariyle başladı. Vaktinde yetiştirebilecek miyim? Hem iş hem tez sağlıklı bir şekilde yürütebilecek miyim? Yazdıklarım beğenilecek mi? Yeterli gelecek mi? Nitekim bir bölümü yazarken asla tek seferde bitmiyor ve danışmanınız bir ya da birden fazla kez eklemeler çıkartmalar metinde düzeltmeler yapmanızı istiyor.

Bir de bu işin bir jüri durumu var. Tezinizin intihal raporu çıktıktan sonra (bu rapor bir nevi eserin yüzde kaçının size ait olduğunu gösteriyor diyebiliriz.) sonuç olması gerektiği gibiyse jüriye çıkabiliyorsunuz. Jüriye çıkmadan önce bin türlü felaket senaryosunu aklıma getirmiş biri olarak kendimi olabildiğince germe başarısı göstermiştim.

Veee mutlu son!

Uzun süren ve kendinizden fedakarlık yapmak zorunda olduğunuz bir dönemin ardından vazgeçmeden inat eder ve bu süreci tamamlarsanız yaşadığınız sorunlar, uykusuzluklar, stres yerini başarmış olmanın getirdiği rahatlığa bırakıyor.

Bu süreçte ilk tavsiyem asla pes etmemek üzerine olur. Şunu çok iyi bilmekte fayda var bu dönem yorucu ve emek isteyen bir dönem ancak asla aşılamayacak kadar zor da değil.

Bir şeyleri gözünüzde büyütmeyip ötelemezseniz çok rahat başa çıkabilirsiniz. Özellikle doğru konuyu seçerseniz üzerine çalışmak çok daha kolay ve keyifli olur.

Ayrıca kimin ne dediğini umursamamak bir diğer anahtar kelime. Konu hakkında bilgi sahibi olmayan kişilerin fikirlerini dikkate alırsanız hem zaman kaybedersiniz hem de moral, motivasyonunuz olumsuz yönde etkilenir.

Sizin gelişim sürecinize katkı sağlayan ve size destek veren insanların görüşlerine önem verirseniz kafanız karışmaz ve hedefiniz doğrultusunda ilerleyebilirsiniz.

Son olarak unutmamak gerekir ki kendinize yatırım yapmak oldukça kıymetlidir. Eğitimse hiç bitmeyen bir maceradır, yaşı ve zamanı yoktur.

İsteklerinizi ertelemeyin ve eğer kararsızsanız başlamayı deneyin...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.