1990'lı yıllardan sonra yaygın olarak kullanılmaya başlanan özellikle Türkler tarafından oldukça sık kullanılan cep telefonlarının faydası kadar zararının da bulunduğu belirtildi.
Aydın Tabip
Odası'nda Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı
Üyesi Prof. Dr. Mehmet Dinçer Bilgin ile basın toplantısı yapan Aydın Tabip
Odası Başkanı Eralp Atay, dünyada son yıllarda artan beyin kanseri vakalarının
dünya sağlık örgütünce cep telefonlarına bağlı olduğunun belirtildiğini
söyledi.
Gelişen dünyada herkesin ihtiyaç duyduğu cep telefonlarını kullanırken mutlaka
dikkatli olunması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Mehmet Dinçer Bilgin,
“Günümüzde cep telefonu kullanımının giderek arttığı ve bununla birlikte
çevremizde yeni baz istasyonlarının yapıldığını görmekteyiz. Cep telefonu-baz
istasyonu ikilisinin hayatımıza girdiği 2000'li yıllardan beri bu teknolojinin
sağlığa etkileri hakkında toplumun yeterince bilgilendirilmediği ve insanların
aklında birçok soru olduğu görülmektedir” dedi.
“CEP TELEFONU KAYNAKLI RAHATSIZLIKLARIN BELİRTİLERİ”
Cep telefonu ve baz
istasyonu ile ilgili yapılan araştırma ve sonuçlarını detaylı olarak açıklayan
Prof. Dr. Bilgin “Mikrodalga radyasyonun etkisi baz istasyonu anteninden
uzaklığa bağlı olarak azalmaktadır. Fakat daha iyi cep telefonu haberleşmesi
için baz istasyonları bir şemsiye gibi üzerimizdedir. Bu nedenle bütün ülkemiz
hatta bütün dünyamız cep telefonu kapsam alanı içindedir. Baz istasyonu
antenleriyle isteğimiz ve bilgimiz dışında bütün vücudumuz kısmen homojen
olarak düşük doz ve birikici etkili mikrodalga radyasyonuna maruz kalmaktadır.
Cep telefonu kullanırken baş bölgesi ısısal ve ısısal olmayan mikrodalga
radyasyon etkisine maruz kalırken, baz istasyonu anteni ise bütün vücudu ısısal
olmayan etkiye maruz bırakmaktadır. Bu ısısal olmayan etki sonucu oluşan
belirtilerin kronik olarak oluştuğu ve kişisel farklılıklar gösterdiği için
bugünkü teknoloji ile kesin olarak belirlemekte zorluklar bulunmaktadır. Isısal
olmayan belirtilerin bazıları baş ağrısı, uyku bozukluğu, konsantrasyon
zorlukları, depresyon belirtileri, baş dönmesi, kulak çınlaması, gün içi
yorgunluk olarak sayılabilir” dedi.
1990'lı yıllardan beri kullanılan cep telefonunun sağlık etkileri konusunda ise
çok fazla sayıda çalışma yürütüldüğünü, çalışmalar öncelikli olarak cep
telefonunun ısısal etkisi üzerine olduğunu ve beyin tümörleri, genetik yapının
bozulması, kan beyin bariyerinin zedelenmesi, davranış değişiklikleri, vb.
belirtiler araştırıldığını kaydeden Prof. Dr. Bilgin, bu çalışmaların son
yıllarda beyin kanserleri ve cep telefonu kullanımı üzerine yoğunlaştığını
belirtti.
Dünya Sağlık Örgütü bünyesindeki Uluslararası Kanser Araştırma Ajansının 13
ülkeden birçok araştırmacının katılmasıyla yürüttüğü interphone projesi 31
Mayıs 2011de açıklanan sonuçlarına göre, cep telefonunun oluşturduğu
elektromanyetik alanı, bir tür beyin kanseri olan gliyoma için olası karsinojen
ajan (grup II b) olduğunu duyurduğunu hatırlatan Prof. Dr. Mehmet Dinçer
Bilgin, “Çalışmada 10 yıl boyunca günde 30 dakika cep telefonu kullananların
yüzde 40'ında akustik nöroma ve gliyoma riskinin belirgin olarak arttığı
gösterilmiştir. Cep telefonu kullanımı ile beyin kanseri arasındaki ilişki
gösterildikten sonra diğer belirtiler daha kapsamlı araştırılmaya başlanmıştır”
diye konuştu. Bu arada cep telefonunun erkeklerde üreme zaafiyetine neden
olduğunun da belirlendiği ifade edildi.
“CEP TELEFONU KULLANIRKEN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR” .
Sağlık açısından bir
çok zararı olduğu belirtilen cağın en önemli buluşlarından cep telefonu
kullanımından vazgeçmenin mümkün olmadığını ancak alınacak önlemlerle zararının
azaltılabileceğini belirten Prof. Dr. Mehmet Dinçer Bilgin alınması gereken
önlemleri şu şekilde sıraladı.
1.Telefon kullanımını sınırlayınız. Kulaklık kullanınız veya telefonu
vücudunuzdan 20-30 cm uzakta tutunuz.
2.Cep telefonunuzu vücudunuzun üstünde taşımayınız. Cep telefonu ile diğer
insanlardan en az 1m uzakta konuşunuz (pasif etkiyi önlemek için).
3.İlköğretim öğrencileri (15 yaşından küçükler) cep telefonu kullanmamalıdır,
çünkü gelişimleri devam etmektedir.
4.Yaşlıların, hamilelerin ve sağlık durumu zayıf olanların (örneğin radyoterapi
uygulananlar) cep telefonu kullanmamaları teşvik edilmelidir.
5.Cep telefonunu asansör, yer altı metro istasyonu, bodrum gibi yerlerde
kullanmayınız çünkü alıcı ve verici sinyalin kuvveti haberleşmeyi sağlamak için
normal ortama göre daha fazla olur sonuçta daha fazla şiddette radyasyona maruz
kalınır.
6.Hareket eden araç (araba, tren, vb) içinde cep telefonu kullanmayınız çünkü
hareket halindeyken birden fazla baz istasyonu ile iletişim kuracağı için
maksimum sinyal kuvveti gerekir.
7.Herhangi bir araçta iken cep telefonu kullanmayınız çünkü kapalı metal
kaporta faraday kafesi etkisi göstererek sadece telefon kullanan değil bütün
yolcular için radyasyona bağlı hasarı maksimize eder.
8.Cep telefonunuzu yatarken başucunuza koymayınız çünkü stand-by konumunda bile
olsa en yakın baz istasyonu ile belirli aralıklarla haberleşerek sizi etkiler.
9.Olası en düşük özgül soğrulma değeri (SAR) olan cep telefonları alınmalıdır.
Ayrıca dış anteni olan cep telefonları tercih edilmelidir.
10.Cep telefonu kullananların başının içinde veya dışında metal bir cisim (diş
köprüleri, metal plakalar, klips, hızma, küpe, metal çerçeve gözlük,vb)
bulunmamalıdır. Bu cihazların bulunmasıyla yansıma, amplifikasyon, rezonans, vb
fenomenlerle maruz kalınan radyasyon artmaktadır.
11.Kendinizi iyonize olmayan radyasyonundan korumak için koruyucu cisimler
kullanınız; örneğin metal cep telefonu taşıma kılıfı, radyasyonu önleyici kumaş
veya perde, radyasyonu önleyici boya, vb.
12.Radyasyon yaymayan sabit hatları kullanmayı tercih ediniz.
13.Cep telefonlarını sadece amaçları doğrultusunda haberleşmek için kullanınız.