Geçen sene Sapanca Belediyesi tarafindan yapıldığı iddia edilen hayvan katlinden sonra adlarını temize cikarmak için bir Barınak açıldı. Gecen gün gittim, bizzat gördüm. Durum içler acısı. Market paletlerinden yapilma 4 kulübe koymuslar. Ne temizleyen ne temizleten. Haftada 1 uğrayan veteriner pislik ve eleman yetersizliğinden 2 kez değişmiş. Gönüllüler olmasa aç kalacak hayvanlar. Kanlı ishalden her gün hayvan ölüyor. Tel ile dahi çevrilmemiş etrafı. Çöplüğün tam yanına koymuşlar hayvanları. Oluyor mu böyle Sapanca Belediye Başkanı Doç.Dr. Aydın Yılmazer. Sen Tıp Doçentisin, sen Ogretmensin, sağlıkçısin, inanclisin. 
Özel Kalem'e telefon açtım "inceleyeceğiz" dedi. Baktım ne arayan soran var tekrar gittim Barınağa. Her şey aynı kötülükte. Yerel gazetelerde her kurdele kesişini manşet yaptırıyorsun bir de Barınağa git foto çektir. Içine sinecek mi göreceğin manzara merak ediyorum. Unutma lütfen tüm sokak hayvanları biz insanlara emanet.
Ayrica kimseye zararları yok sokak hayvanlarının.
Birbirleri ile haberleşip, karınlarının doyduğu ve insanlardan eziyet görmedikleri yerlerde gruplar halinde yaşıyorlar.
Yemek verenleri ve ilgi gösterenleri unutmayıp, düzenli ve istikrarlı bir ilgi ve sevgi gösterisinde bulunuyorlar.
Tek kusurları kendilerinden korkanları hissedip kovalamak ve arabaların ardından havlayarak koşmak.
Yazları iyi de kışları durumları zor.
Bulurlarsa bir ağaç altı, bulamazlarsa apartman girişleri falan.
Halen şu Müslüman toplum hayvan sevmeye alışamadığı için eziyet görüyor pek çoğu.
Ailede şiddet gören çocuklar hayvanlardan çıkarıyor hınçlarını.
Hayvanların burnunda sigara söndürmeler, kuyruk kesmeler, kulak biçmeler. Akıllara ziyan bir sürü eziyet.
Bir grup da var, kokmaz bulaşmaz, sloganları "sevmem de zarar da vermem".
Bir de bunu övünerek söylerler her yerde, sanki alkış ister gibi.
"Yemek ver" desen, korkarlar yaklaşmazlar, bir hayvan görseler araba geçmiş üstünden, yürüyüp giderler.
Bir kıymetli hatta en kıymetli veletleri.
Zannedersin hepsi Prens-Prenses.
Hepsi üstün zekalı ama yaramaz.
Birini ana-babasına şikayet edemezsin, anında çirkefleşirler.
Çocukları da kendileri de dokunulmaz.
Tek fayda kendilerine ne diğer insanlara ne de hayvanlara.
Bir diğer grup daha da korkunç.
Yaz tatili başında çocukları yaz ayını iyi geçirsin diye cins hayvan alırlar, bu hayvan genelde köpek olur.
Hayvan edinen çocuk, bu edindiği hayvanla hem diğer çocuklara hava atar hem de aileler bu sayede diğer ailleler karşısında sözde fark yaratır ve ayrıcalık sağlar.
Yaz tatili bitince hayvanlarla vedalaşma vakti gelir.
Kışlık evlerine hayvanların kılını tüyünü taşımak istemeyen anneler çocuklarından habersiz bu hayvanları ya diğer evlerin bahçesine ya da esaslı işyerlerinin bulundukları alanlara salarlar.
Ev hayatına alışmış olan hayvanlar salındıkları yerde kışı ya çıkarırlar ya da çoğu dayanamayıp, ölürler.
İşte bazıları da böyle sever hayvanları.
Bu üç gruptan bağımsız biçimde kurumsal olarak sokakta yaşayan hayvanlara asıl sahip çıkması gereken Belediyelerdir.
Kanuna göre Belediyelerin sorumluluğu kısırlaştırmak, aşılamak vs ile bitmiyor. 
Asıl sorumluluk hayvanların eziyet görmeden, güvende yaşamasını sağlamak.
Bil istedim Sapanca Belediye Başkanı Doç.Dr. Aydın Yılmazer hocam. Bil ki vicdanlı olduguna inandığım gönlün ve aklın bir an önce harekete geçsin.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.