Viva Beyin ve Kalp Sağlığı'ndan Nöroloji Uzmanı Prof.Dr. Dilek İnce Günal,
“İlaç tedavisine cevap vermeyen parkinson hastasına,beyin pili takarak hastanın
bulgularının kontrol altına alınmasını sağlıyoruz. Alınan ilaç miktarı yüzde
70'e kadar azalıyor” dedi.
Parkinson; beyinde 'dopamin' adı verilen maddenin eksikliği ile ortaya çıkan,
kronik nörolojik bir hastalık. Yaşın ilerlemesiyle beyinde dopamin salgılayan
hücrelerin azalması veya hasara uğramasıyla ortaya çıkan hastalık, hareket
bozukluklarına ve istem dışı hareketlere yol açıyor. Hastalık ellerde ve
ayaklarda titreme, hareketlerde yavaşlama, kaslarda sertlik ve yürüme güçlüğüne
neden oluyor.
Tanı konulduktan sonra hastalığın ilk beş yılının balayı dönemi olduğunu,
hastanın günlük yaşam aktivitelerini rahat yaptığını, alınan ilaçlara cevap
verdiğini söyleyen Viva Beyin ve Kalp Sağlığı'ndan Nöroloji Uzmanı Prof.Dr.
Dilek İnce Günal, şöyle konuştu: “Parkinson hastalığında ikinci beş yıl içinde
ilaçların etkisi azalır ve hasta daha sık ilaç almak zorunda kalır. İlaçların
sayıları ve çeşitleri artınca yan etkileri ortaya çıkmaya başlar. İlaçların en
sık görülen yan etkileri kıvrılma, yerinde duramama gibi istemsiz
hareketlerdir. Ayrıca hayal görme, kumara düşkünlük, şüpheci olma, cinsel
isteğin artması gibi davranış değişiklikleri olabilir. Bunların hepsi hastayı
sosyal yaşamda çok rahatsız eder.”
PİL İLE HASTALIK KONTROL ALTINA ALINIYOR
Nörolog Prof.Dr. Dilek İnce Günal, hastalığın kişiye göre değişebildiğini
belirterek şunları söyledi: "Bazı hastalar 10 yıl süresince çok iyi ya da
iki yıl içinde çok kötü bulgular verebilir. Hastalığın seyri kişiye özeldir.
İlaç tedavisine cevap vermeyen hastaya başka alternatif tedavi yöntemleri
uyguluyoruz. Halk arasında pil olarak isimlendirilen, stimulator tedavisi bu
noktada kullandığımız bir yöntem. Hastaya beyin pili takarak, hastalığı ortadan
kaldıramıyoruz fakat kullanılan ilaç miktarını azaltarak, hastalığın
bulgularını kontrol altına alıyoruz. Çünkü özel yerleştirdiğimiz elektrotlarla
oradaki dopamin salgısındaki düzensizlik bir anlamda ayarlanarak, daha sağlıklı
çalışması sağlanıyor.”
“Pil, beyin içine yerleştirilmeden önce fizyolojik olarak oradaki hücrelerin
akımları ölçülüyor ve yeri milimetrik olarak hesaplanıyor" diyen Prof. Dr.
Günal, pil, belirlenen özel alana yerleştirildikten sonra hastayı doğru yerde
miyiz diye tekrar muayene ettiklerini söyledi.
Beyin cerrahı, nörolog, psikiyatrist, teknisyen ve hemşire ekibi ile yapılan
ameliyat sonrası hastayı 1 hafta sonra çağırıp pilin volt ayarını yaptıklarını
anlatan Prof. Dr. Günal, sözlerine şöyle devam etti: "Yaklaşık bir saatte
ayarladığımız frekansa göre, ilaçların dozlarını azaltıyoruz. Cerrahi de amaç
en az yüzde 60-70 ilaç dozlarını düşürmek ve hastanın günlük yaşam
aktivitelerinde bağımsız olmasını sağlamaktır. Hasta ameliyat sonrasında
hastalığının bir 5 yıl öncesine dönüş yapıyor gibi oluyor. Hastalık tamamen
ortadan kalkmıyor ama ilaçlardan alınan verim artıyor ilaç sayısı azalıyor, yan
etkiler azalıyor.”
DOKTORUNUZLA SÜREKLİ İLETİŞİMDE OLUN
Doğru hasta seçiminin uzman bir nörolog ve psikiyatrist tarafından yapıldığını
belirten Prof.Dr. Günal, sözlerini şöyle tamamladı: “Ameliyattan bir hafta
sonra pilin açılışı yapılır. Pilin açılışından sonra hastayı birkaç haftada bir
tekrar görüp ayarı artırıyoruz. O ayarı artırırken de ilaç dozlarını
düşürüyoruz. Yaklaşık 2-3 ayda ilk ayar oturmuş oluyor. Belli aralıklarla
hastanın gelmesi gerekiyor. Çünkü, bu hastalık ilerleyici bir hastalıktır.
Hastalık ilerleyince bulgularda ilerliyor. Onun için pilin ayarının yapılması
gerekiyor. Hastalar İstanbul dışında ise 4-6 ayda bir kontrole gelmeli.
İstanbul içinde 3 ayda bir görmeye çalışırız. Hastanın fark etmediği bir
bulguyu, yan etkiyi muayenede fark ederiz. Sürekli hastanın nörologu ile
iletişim halinde olması gerekir.”
26 Şubat 2013 Salı 11:17
Son Güncelleme: 26.02.2013 11:17