Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Biyolojik Mücadele Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof.Dr. İsmail Karaca, zararlı böceklerle mücadele için kullanılan tarımsal ilaçların insan sağlığını olumsuz etkilediğine dikkat çekti.
SDÜ Biyolojik Mücadele
Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. İsmail Karaca, "Yapılan
çalışmaları göz önüne aldığımızda tarımsal savaş ilaçlarıyla bulaşık ürünleri
yiyen kişilerin bünyesine de geçiyor. Yapılan bazı çalışmalarda, yeni bebeğe
sahip annelerin sütünde de zehire rastlanmış. Anne bebeğini emziriyorum diye,
istemeden zehir vermiş oluyor. Bu da önemli faktörlerden bir tanesi" dedi.
Tarımsal savaş ilaçlarının içinde bulunan bazı maddelerin özellikle ağır
metallerin kanserojen maddeler olduğuna dikkat çeken Prof.Dr.Karaca, şöyle
konuştu: "Bunları bünyemize alarak kansere kendimizi açmış oluyoruz. Son
zamanlarda duyduğumuz kanser vakalarındaki artışın önemli faktörlerden
birisinin tarımsal savaş ilaçları olduğuna inanıyorum"
İLAÇ YERİNE BİYOLOJİK MÜCADELE
Biyolojik mücadelenin tarımda zararlılara karşı canlı organizmalarla savaşımı
olarak tanımlandığına dikkat çeken Prof.Dr. Karaca, şunları söyledi: "Bu
savaşımda her türlü organizmalar zararlı olabilir. Bunların başında böcekler
geliyor. Bölümümüzde değişik yaralı böcekleri üretiyoruz. Zararlılar zarar
vermeye başladığında bu böcekleri salıyoruz. Oraya değişik biçimlerde salımlar
yapılıyor tabi. Örneğin gelin böcekleri ya da uğur böcekleri dediğimiz
böcekleri yüzerli gruplar halinde, bir de yaralı arıcılar, onları daha fazla
sayılarda toplayıp zararlının bulunduğu bahçeye götürüp bahçeye dağılmasını
sağlıyoruz. Bu şekilde saldığımız yaralı böcekler Zararlı böcekleri tüketerek
biyolojik mücadele yapılmış oluyor"
DOĞANIN DENGESİNİ BOZMUYOR
Biyolojik savaşımın en büyük avantajının doğanın dengesini bozmaması olduğunu
ileten Prof.Dr. Karaca, sözlerini şöyle sürdürdü: "Savaşımın yarattığı
doğal dengenin bozulmasına neden olmaması, ya da savaşımda gördüğümüz kalıntı
gibi olayların olmaması. En önemlisi zararlılar zamanla kimyasal savaşa karşı
dayanıklılık kazanıyor. Ama bir doğal düşmana, gelin böceğine karşı
dayanıklılık kazanamıyor. Gelin böceği bulduğu yerde yiyor onu. Bizim
bölümümüzde biyolojik mücadele araştırma ve uygulama eğitim merkezi yer alıyor.
Türkiye'de tek örneği olan bir merkez. Bizim üniversitemizin dışında böyle bir
merkez yok. Merkezimizde 20 civarında yararlı mekanizma üretiliyor. Gerçekten
de dünya genelinde baktığımızda önemli bir potansiyele sahip. Üreticilerin ve
tüketicilerin biyolojik mücadeleye bakış açısını değiştirmek için eğitim
çalışmaları ve yaralı organizmaların üretiminde AR-GE çalışmalarında öncülük
etmek lazım. Üreticileri bu konuda bilinçlendirebilirsek bu mücadelenin
yayılacağına inanıyorum."