Sinemaya adanan bir ömür: Yavuz Karakaş

Yeşilçam’ın melek yüzlü kötü karakteri

Sinemaya adanan bir ömür: Yavuz Karakaş

Yeşilçam denilince herkesin aklına unutulmaz Türk filmleri gelir. Yeşilçam oyuncuları ve filmleri insanlar için unutulmazdır. Televizyonda her yayınlanmasında insanların bıkmadan, usanmadan izlediği o Yeşilçam filmleri oyuncularından, fotoroman karakterlerini canlandırırken birden sinema oyuncusu olan, sinemada unutulmaz karakter rollerine hayat veren,Türk Sineması’nın karakter oyuncusu Yavuz Karakaş’la sinema ve Yeşilçam üzerine kısa bir sohbet gerçekleştirdik.

-Yavuz Karakaş kimdir, bize biraz anlatabilir misiniz?

“Kökenim Elazığ-Harput ama 1937 Gaziantep doğumluyum. İstanbul’a 1945 senesinde geldik. Babamın erken yaşta ölümünden sonra hayata atıldım. Karamela şekeri satmakla ticarete başladım ve ardında kırtasiye dükkânı işlettim; bakkal dükkânı çalıştırdım, temizleme üzerine dükkân açtım. 15 yaşında Üsküdar Musiki Derneği’nde musiki dersleri aldım. 18 yaşında eniştemin Beyoğlu’ndaki gazinosunda bateri çalmaya başladım. 1970 senesinde Hülya ve Harika Plak şirketlerinden iki tane plağım çıktı. ‘Yaz gününde aşk bahçemin gülleri soldu’ ve ‘Ne kara günlerde doğdum’ adlı iki şarkı okudum.

-Müziği bırakıp neden sinemayı tercih ettiniz?

Ben aslında sinemaya başladığımda müziği bırakmamıştım. Okuyuculuğa devam ediyordum ama bana ‘Ahmet Sezgin’i taklit ediyorsun’ dediler, bende okuyuculuğu bırakarak sinemaya ağırlık verdim. 

-Sinemayla tanışmanız nasıl oldu?

Askerden geldikten sonra 1959 senesinde Ceylan yayınlarının yayınladığı fotoromanlarda, Kızılderili kabile reisi rolünde yer aldım. Daha sonra yine Ceylan Yayınları’nın  ‘Kolsuz Bebek’ fotoromanın da doktor karakterini canlandırdım.  Hemen ardından bu fotoromanın filmi çekildi, ben de o filmde ilk defa rol aldım. 1960 yılından itibaren Yeşilçam’da jön karakter rollerinde oynamaya başladım.

-Peki, o zamanlar setler nasıldı, bir yoruculuğu var mıydı?

O zamanlar daha 22 yaşındaydım genç bir delikanlı… Günde 2-3 sete gidiyordum. İlk filmim olan ‘Kolsuz Bebek’ ile başladım sinemaya… Tabii o zamanlar senede 400 tane film çekiliyordu.  Siyah- beyaz filimlerdi.Hayatımız çok hızlıydı setten sete koşuyorduk. Karakter rolü oynadığım için o setten o sette gitmem çok zor olmuyordu. Çünkü 10-15 dakikalık rolüm oluyordu.

-Bu zamana kadar kaç filimde rol aldınız?

Bu güne kadar sayısını hatırlayamadığım film ve dizilerde rol aldım. Önemli filmlerim arasında; Çanakkale Aslanları, Kocamın Nişanlısı (Rahmetli Sadri Alışık Gönül Yazar ve Çolpan İlhan’la beraber), Bir Dağ Masalı (Türkan Şoray’ın ağabeyi), Başımı Belaya Sokma (Eşref Kolçak’la),İyi Aile Çocuğu, Şaban Şark Bülbülü, İnek Şaban (Kemal Sunal ile)… STV’de Sır Kapısı, TGRT’de birçok dizide, Berivan adlı dizide Merdan Ağa rolüyle Sibel Can ile beraber olmak üzere birçok TV dizisinde de rol aldım.

-En çok hangi oyuncu ile oynamak rahattı?

Bütün jön arkadaşlarımla iyi geçindiğim için hepsiyle rahat bir şekilde çalıştım. Hiç kimseden şikâyetçi olamam. Hepsiyle de çalıştığım zaman ortaya güzel işler çıkardık. Hiç aklımdan çıkaramadığım bir filmim var: ‘Çanakkale Aslanları’. Bir de Kemal Sunal’ı bütün oyunculardan ayrı tutarım. O bambaşka bir oyuncuydu. Kemal Sunal’la oynadığım filmlerin benim için ayrı bir yeri vardır. Kemal Sunal’la yaklaşık 4 film çektim. Onlar; “Şaban Şark Bülbülü, İyi Aile Çocuğu, İnek Şaban, Bekçiler Kralı. Hepsinde de oynamaktan büyük zevk aldım. 

-Peki, size sinema ve dizi teklifi aynı anda gelse hangisini kabul edersiniz?

Diziler buz kalıpları gibidir, buzluktan çıktığı zaman erir gider ama sinema filmleri unutulmaz. O karakterlerle anılmaya devam edersiniz. Çektiğimiz dizeler unutuldu gitti ama filmlerimiz hala yayınlanıyor ve insanlar hala o filmleri severek izliyor.

-Kötü adam rollerini oynadığınız zaman hiç sokaktan tepki alıyor muydunuz?

Yok, öyle tepki almazdım ama sadece bir kere aldım. Unutamadığım bir olaydır o da şöyle oldu; ‘Kızımın Kanı’ adlı filmde bir mafya babasını oynamıştım.  O film yayınlandıktan sonra bir arkadaşımın mekânında oturuyordum. Bir bayan geldi ve bana ‘kız senin yüzünden intihar etti, nasıl bir insansın sen’ diyerek bağırıp çağırmaya başladı. Ne olduğunu şaşırdım. Madem kadın bana filmdeki rolüm yüzünden bağırmış. O filmde ben mafya babasıydım bir kızda benim yüzümden intihar ediyordu.

-Sizce de Yeşilçam vefasız mıdır?

Tabii ki vefasızdır. Eski arkadaşlarımızla çok görüşmeyiz.  Sadece cenazelerde veya etkinliklerde karşılaşırız. Biz Yeşilçam oyuncuları o çektiğimiz filmlerden para kazanamıyorduk ki.  Ben oyunculuğun yanı sıra ticaretle de uğraştığım için şimdi rahatım. Ama bu durum Yeşilçam’daki başrol oyuncuları için geçerli değil onlar kazandılar.

-Şu an için oynadığınız veya oynayacağınız bir film var mı, şimdilerde neler yapıyorsunuz?

Şuan için bir filme başlayacağım. Tabii ki dublajlı filmde oynayacağım. Sesli filmler çekilmeye başladıktan sonra biz eski Yeşilçam oyuncuları bu filmlerde oynayamaz olduk. Benim yönetmenlerden, yapımcılardan bir ricam var. Bizim de oynamamız için bizim repliklerimizi kısa cümleler halinde yazsınlar ki bizde ezberleyip oynayalım. Çok sevgili dostum Necati Kurnaz öyle yaptı ve onun ‘Bir Masal Hikâyesi’ adlı filminde oynayabildim. Şuan derneklerimiz var onlara gidip geliyorum. Başkanlığını Janet Hanım’ın yaptığı ‘Bir Oy Derneği’nin ve Yusuf Sezgin’in başkanlığını yürüttüğü SODER Derneği’nin denetleme kurullarında görev almaktayım. Onun dışında oğlumun fotoğraf stüdyosundayım.

50 yıldır siz seyircilerimle beraber olmaktan mutluluk duymaktayım. Yeşilçam filmleriyle, TV film ve dizileriyle, sahnelerde şarkılarımla ve radyo programlarıyla her zaman sizlerle oldum ve ALLAH izin verdiği sürece de bunu yapmaya devam edeceğim.

Bizleri Üsküdar’daki kendisine ait olan fotoğrafçı dükkânında ağırlayan emektar Yavuz Karakaş abimize bu güzel sohbet için teşekkür ederek yanından ayrılıyoruz.