Kılıçdaroğlu: Rejim değiştirilmek isteniyor

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul'da gündemi değerlendirdi.

Kılıçdaroğlu: Rejim değiştirilmek isteniyor

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul'da gündemi değerlendirdi.

02 Mayıs 2014 Cuma 17:10
Kılıçdaroğlu: Rejim değiştirilmek isteniyor

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul'da gündemi değerlendirdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili yanlış bir tartışma yürütüldüğünü savunarak, “Efendim, Abdullah Gül mü cumhurbaşkanı mı olacak, Recep Tayyip Erdoğan mı cumhurbaşkanı olacak?’ Hayatımda duyduğum en saçma tartışmalardan birisi. Bu ülkede başka bir insan yok mu? Nasıl bir cumhurbaşkanı istiyoruz, bunu tartışmıyoruz” dedi.
Kılıçdaroğlu, Park Bosphorus Hotel’de uluslararası medya kuruluşlarının temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bir soru üzerine, şunları söyledi:
“Yanlış şeyleri tartışıyoruz. Toplum belli bir noktaya koşullandırılıyor. Tartışmamız gereken şu; Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl bir cumhurbaşkanına ihtiyacı var, nasıl bir cumhurbaşkanı olmalı. Bunu tartışmıyoruz. ‘Efendim, Abdullah Gül mü cumhurbaşkanı mı olacak, Recep Tayyip Erdoğan mı cumhurbaşkanı olacak?’ Hayatımda duyduğum en saçma tartışmalardan birisi. Bu ülkede başka bir insan yok mu? İnsanları kucaklayan, geçmişi temiz, aydınlık, dünyayı iyi okuyan dünya dengelerini bilen, hiç kimse için öteki ayrımı yapmayan bir cumhurbaşkanı çıkmayacak mı? Nasıl bir cumhurbaşkanı istiyoruz bu ülkede, bunu tartışmıyoruz. ‘Putin modeli’ diyorlar. Hani Türkiye ileri demokrasisi olan bir ülkeydi? Burada medyanın da sorumluluğu var. Medya toplumu koşullandırıyor. Özellikle gazeteci arkadaşlarımdan rica ediyorum; nasıl bir Türkiye’ye, nasıl bir cumhurbaşkanına bizim ihtiyacımız var, asıl tartışmamız gereken nokta budur.”

SAVCI DEMİR’E YANIT SALI GÜNÜ

Kılıçdaroğlu, kendisini “şüpheli” sıfatıyla ifadeye çağıran İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir’in çağrının “fazlasıyla abartıldığı” yönündeki açıklamasının sorulması üzerine ise, bunun yanıtını partisinin Salı günkü TBMM Grup toplantısı konuşmasında vereceğini söyledi.

-“KİMSE YILGINLIĞA KAPILMASIN”-

Kılıçdaroğlu, “1 Mayıs kutlamalarının alan tartışmasına hapsedildiği ve bunun da toplumda bir yılgınlık yarattığı” değerlendirilmelerinin olduğunu belirtilmesi üzerine de şunları dedi:
“Hiç kimse yılgınlığa ve umutsuzluğa kapılmasın. Böyle bir lüksümüz yok. Demokrasi kolay elde edilen bir şey değil, demokrasi ve özgürlükler için toplumlar ağır bedeller ödemişlerdir, ödemeye de devam ederler. O nedenle her mücadele değerlidir. Her mücadele eden değerlidir. Demokrasiyi ve özgürlüğü bu ülkeye getirmek hepimizin ortak görevi olmak zorundadır. Öncelikle bu ülkenin aydınlarına büyük görevler düşüyor.
Rejim değiştirilmek isteniyor. Totaliter bir rejime doğru Türkiye ağır ağır sürükleniyor. Bunu biliyoruz ama bunun için mücadele etmek hepimizin ortak görevidir.”

 17 ARALIK'TA TAKİPSİZLİK OLAĞANÜSTÜ DEĞİL

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 17 Aralık soruşturmasının TOKİ ayağına takipsizlik kararı verilmesiyle ilgili, “Takipsizlik kararını vermelerini çok olağanüstü bir olay olarak görmüyorum. Bugün geldiğimiz nokta maalesef böyle bir yapının ortaya çıkmasına yol açtı. Ama toplumun vicdanı bunu kabul eder mi derseniz, hayır” dedi.


Kılıçdaroğlu, Park Bosphorus Hotel’de uluslararası medya kuruluşlarının temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun TOKİ ayağıyla ilgili soruşturmasında takipsizlik kararı verilmesine ilişkin, “17 Aralık süreci toplumun beklediği şekilde sonuçlanmayacak, bunu hepimiz biliyoruz, görüyoruz. Tanığı olduk. Soruşturmayı yapan savcılar görevden alındı, yargıçlar değiştirildi. Dolayısıyla takipsizlik kararını vermelerini çok olağanüstü bir olay olarak görmüyorum. Bugün geldiğimiz nokta maalesef böyle bir yapının ortaya çıkmasına yol açtı. Ama toplumun vicdanı bunu kabul eder mi derseniz, hayır” diye konuştu.


Hangi gerekçeyle takipsizlik kararı verildiğini bilmeleri gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Deniz Feneri olayında yolsuzluk yapanlar değil olayı soruşturanlar yargılandı. Aynı süreci yeniden yaşıyoruz. Maalesef üzülerek bunu ifade etmek isterim” dedi.

-“HÜKÜMET İNSAN HAKLARINA SAYGI GÖSTERMİYOR”-

Kılıçdaroğlu, Balyoz davası hükümlüsü Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp’ın cezaevinde geçirdiği beyin kanaması sonucu hayatını kaybetmesiyle ilgili de, “Bir kişi cezaevine girdikten sonra onun yaşam sorumluluğu devlete aittir. Eğer bir kişi hastalandığı halde ona sağlık hizmeti verilmiyor, ölüme terk ediliyorsa bunu kabul etmek mümkün değildir” dedi. Elbette ki bu konuda gereken neyse yapacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Sadece o değil, pek çok kişi hapishanede yaşamını yitirdi. Şu anda hapishanelerde çok sayıda ağır hasta var, hepsini biliyoruz. Bu konuda CHP bir ekip oluşturdu. Raporlarımızı yazdık, bunları hükümete sunduk, ‘gerekli önlemleri alın’ dedik. Ama hükümet insan haklarına saygı gösteren bir hükümet değil. Dün yaşanan olaylar bunun zaten bir göstergesidir. Biz kaygı duyuyoruz bu konuda, bütün dünya da duyuyor” diye konuştu.

-“ÖNEMLİ OLAN RAPORUN YAYINLANMASI DEĞİL, ÜNİVERSİTELERİN SUSKUNLUĞU”-

Kılıçdaroğlu, basın özgürlüğünü inceleyen Freedom House’un, Türkiye’nin “kısmen özgür ülkeler”den “özgür olmayan ülkeler” kategorisine düşürüldüğü raporunun sorulması üzerine ise şunları kaydetti:
“Medya üzerinde büyük baskıların olduğunu biliyoruz. İktidarın kendisi için bir havuz medyası oluşturduğunu da biliyoruz. Binin üzerinde gazetecinin görevlerine son verildiğini, 44 gazetecini hala hapiste olduğunu biliyoruz. Bütün çağdaş dünya Türkiye’deki gelişmeleri kaygıyla izliyor. Biz de kaygıyla izliyoruz. Demokrasilerde olmaması gereken bir süreci yaşıyoruz. Havuz medyasında, aynı manşetlerin atıldığını, bunların tek merkezden yönetildiğini görüyorsunuz. Böyle bir demokrasi olmaz.

Elbette uluslararası kuruluşlar da Türkiye’de medyanın özgür olmadığını, gazetecilerin özgürlerinin ellerinden alındığını biliyorlar ve yayınlıyorlar. Önemli olan onların yayınlaması değil, önemli olan Türkiye’de üniversitelerin suskunluğu. Eğer bir ülkede özgürlük medyanın elinden alınıyorsa, o toplum özür değil demektir. Ona ilk tepkiyi vermesi gereken bu ülkenin aydınları ve üniversiteleri. Eğer onlar sessizliklerini koruyorlarsa o zaman bu ülkede çok ciddi bir sorunumuz var demektir.” 

Son Güncelleme: 02.05.2014 17:10
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner3